25 Temmuz 2016 Pazartesi

HER DARBEDE EN ÇOK ANKARA KAYBEDER



22.07.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi


Yeni devletin rahmi, taze Cumhuriyet’in başkenti, tarihsizleşiyor, kişiliksizleşiyor, sanki herkes hırsını ondan çıkarırcasına hırpalanıyor. En çok da darbeler bozuyor, solduruyor, en çok darbeler kirletiyor Ankara’yı. Ülkenin Kurtuluş Savaşı’nı veren Gazi Meclis’i, göz nuru da vuruldu, milletin en dokunulmazına da bulaştırdılar kirlerini.

Emniyet gibi, adalet terazisi devrilen yargı gibi, çocuklarımıza gençlerimize kıyan eğitim sistemi, utanması kalmamış iş ahlakı ve kendi haricindeki tüm toplumsal dayanışmayı yıkan toplumsal yaşamı gibi elini neye dokunduysa çürütenlerin başarısız darbe girişimi, aslında silahlı kuvvetleri düşürdüğü durum ve milletin dokunulmazı Meclis’ine gösterdiği anlayış ile belki de başarıya ulaşmıştır.

Dokunulmaza dokundular
Onlara bu ateşi yaktıranlar ve sonra kendilerini de içine atanlar, amacına ulaşmıştır belki. Belki milletin kafasında yıkılamayan son dokunulmazlara dokundurarak, fitne ve şüpheyi halkının içine düşürmeyi başarmışlardır. 45 yıldır önüne çıkanı tüketen güveleriyle son dayanakların nasıl çürütüldüğünü, göstermek istemişlerdir belki.

Halkına acımasızca ateş ettirmiş, tank altında ezmiş, dokunulmaz kurumlarını bombalatmış, en yüksek kademe yöneticilerinin canına kast etmiş, mahremini ortaya dökmüş, peygamber ocağını birbirine düşürmüşlerdir. Darbe, belki de başarısız olan için değil ama yaptıran için amacına ulaşmıştır.

Bu yüzden gri başkent
Neredeyse 70 yıldır her askeri darbede kan kaybettiği için ‘gri’dir belki başkent. Önce ona vurur çünkü her darbe. Kimse yine önce onun iyileşmesi gerektiğine dikkat etmeden, ülkeyi iyileştirmeye kalkar. Halsiz başkenti, devletin merkezini ayağa kaldırmadan, ülkenin ayağa kalkacağı sanılır. Halkının gözünde ‘gri’ydi başkenti Ankara, benzi soluk, hastalıklıydı hep. Hep onu iyileştirmeden, ülke iyileşecek sanılıyordu.

Belki de meğer, iyileşmesi istenmiyormuş. Cumhuriyet’in, o koca koca ülkelerin karşısında canıyla malıyla dikildiği için başkentliği hak eden Ankarası, yavaş yavaş zehirleniyor, sonu yavaş yavaş hazırlanıyordu belki. 15 Temmuz akşamı, 16 Temmuz sabahı başkente yaşatılan dehşet, Genel Kurmay Başkanlığı, Emniyet, MİT ve en son Meclis’in vurulması, 70 yıldır hatta Cumhuriyet kurulduğundan beri söylenmek istenen son sözdü belki.
Ankara'da demokrasi nöbeti
İade edildi
Türk milleti ve devleti, bir kez daha iade etti o sözü. Birileri üzerinde etki yaratabildi mi bilmiyoruz ancak nihayetinde “Güvelerinle çürüttün, virüslerinle zayıf düşürdün ama o kadar da değil” dediler.
İstanbul Taksim Meydanı
En kızdıkları
En kızdıkları şeydir; dize getirememek. Kalleşlikten kalleşlik beğenirler o zaman. Hatta “müttefikimiz” bile der, önce sizi yıkmaya uğraşmakla başlarlar. Sözü iade ettik ama rehavete düşmemek lazım. En korktukları da Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, birliği ve dayanışması güçlü halktır. Siyasi partileriyle sivil toplum örgütleriyle farklı görüşten vatandaşıyla bir arada durabilen milletten çok korkarlar.
Ankara Kızılay Meydanı'nda demokrasi nöbeti
15-16 Temmuz darbe girişimini, yeni bir milada çevirmeli. Canları yitirdik, yaralılarımız, öksüz, yetimlerimiz var. Hepsine sahip çıkmalıyız. Başkenti yıkmaya kalktılar. Bu kez doğru yerden, önce Ankara’dan başlamalı, grilikten kurtarmalı, o elleri de bir daha bu kadar içine girecek cesareti bulamayacak şekilde, mutlaka kırmalıyız.

Hiç yorum yok: