9 Ocak 2018 Salı

7.CADDE BAHANESİYLE



09.01.2018 Milliyet - Ankara Gazetesi

Şehirlerimizin, neredeyse yurttaşların katılamadığı bir idare tarzı var. Buna genel siyasi anlayışın, yerel siyaset ya da yönetimdeki yansıması da diyebiliriz. Yurttaşların sayıdan ibaret olduğu bir siyasi anlayış. Bazı cesur siyasetçi ya da idareciler, yurttaşa rağmen aksi kararlar alma cesaretini gösteriyor, hatta zorlayabiliyor bir yanlışlığın uygulanması pahasına.



Başkentin çok aşina olduğu bir idare biçimiydi. Zaman, para ve gücünü kaybetti Ankara. Öncü olması gereken başkent, başkent olma enerjisini kaybetti, bir de gerisinde kaldı önderlik edeceği şehirlerden. Yurttaşı dinlemeyen, onu yönetime katmayan yerel yönetim anlayışı, bu şehirde yaşamayı yük haline getirdi yaşayana. Ne uzmanların ne sivil toplum örgütlerinin etkisi oldu, dünya şehircilik anlayışında köklü değişimlere karşın akıntıya kürek çekti Ankara. Şimdi karaya oturmuş koca bir başkenti, yeniden yoluna koymaya uğraşacağız yükü yine yurttaşın sırtında.



Ne oylamalar görmüştük!

7.Cadde’nin trafiğe kapatılıp kapatılmaması, ulusal basının, televizyonların haber konusu oldu. Bilmeyen, çok uzun bir cadde ya da bulvar kapanacak sanır, bir kilometreyi bulur bulmaz. Ama “Halkoylaması yapalım” denince herkesin ilgisini çekti. Keçiören’deki Cumhuriyet Kulesi ile ilgili halkoylaması da aynı etkiyi yaratmıştı. Halka bir şey sorulmasına alışık olmayınca haliyle dikkat çekiyor olayın büyüklüğü ya da önemine bakılmaksızın.



Otobüslerle adam taşınıp yapılmış halkoylamalarını da gördü bu şehir. Bedava geziye katıldığını sanıp kendini Kızılay, Batıkent metro duraklarında oy verirken bulan, ne oy vereceğini bilen ama neye verdiğini bilmeyen şehir sakinlerinin oylamasına şahitlik etmiştik. Ciddiye alınmadı halkın gerçek görüşü yansımayınca.



Sen oy ver git..

7 Cadde için halkoylaması, 2009 yılında da gündeme gelmişti. Atılım Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Şehir Plancısı Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, o tarihlerde bu oylamayla ilgili bir makale kaleme almış. Başlığı, ‘Alışmadık Bünyede Halk Oylaması İğreti Duruyor: Kent Yönetimine Katılımda Ya Hep Ya Hiç!’



Dünyadaki ve ülkemizdeki başarılı örneklerden yola çıkarak katılımcı kent yönetiminin özelliklerini ve ciddiyetini sıralayan Şahin, Bahçelievler 7.Cadde’deki oylamanın bilimsel bir yöntemle yapılmaması, siyasi çekişmeye dönmesi ve bölgenin kaderini etkileyecek bir kararın, kentsel bir proje oluşturulmadan sadece oy sayısına indirgenmesinin sonuçlarını incelemiş. Bir nevi bizim de söylemeye çalıştığımız ‘sen oy ver git, biz gerisini hallederiz’ demokrasisini vurgulamış yani. Sonra önermiş:



- Kent yönetimlerinin katılımcı süreçlere ilişkin kurumsal kapasitesinin arttırılması,

- Kavgaya ve kutuplaşmaya dayanan kent yönetimi kültüründen vazgeçilmesi,

- Kentteki üniversite, meslek odası ve sivil toplum örgütlerinin katılım ve katkılarının dikkate alınması,

- Kentte örgütlenemeyen milyonlarca kişinin kent yönetimine katılımının sağlanması için bilimsel ve bilişim teknolojilerini kullanan katılım yöntemlerinin kullanılması,

- Kentsel Proje yönetiminde katılımcı yöntemlere, bütüncül ve sürekli bir biçimde başvurulması gereklidir.



7.Cadde küçük bir örnek

7.Cadde için ayrıca ayrıntılı önerilerini sunmuş, hataları sıralamış. Türkiye’nin dünya çapında şehir plancıları, mimarlar, ulaşım uzmanları yetiştiren üniversitelerinin olduğu bu şehir, bırakın yurttaşı, çeyrek yüzyıldır uzman kullanmıyordu şehir yönetiminde. Ülkenin gündemine giren 7.Cadde halkoylaması, aslında çok küçük bir örnek yurttaş katılımının değerlendirilmesi açısından. Ama onu bile becerememiştik.



7.Cadde’de örnek bir uygulama gerçekleşirse daha büyük çaplı uygulamalarda da yurttaş katılımının nimetlerinden yararlanmayı geliştirebiliriz belki. Bu siyaseti oluşturabilirsek zamanı, parayı, enerjiyi heba etmeyen yaşanabilir şehirleri yeniden kurmak, neden daha hızlı mümkün olmasın?

Hiç yorum yok: