23 Temmuz 2012 Pazartesi

MADEN SUYU!

20.07.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Milliyet Ankara Gazetesi gündeme getirdi; içme suyunda, bir ara alüminyum zenginliği yaşamışız. Kızılırmak suyu, şebeke suyumuza bağlandığında da sodyum, klorür ve sülfat zenginleşmesi yaşamıştık. Vallahi maddi madeni, milli kaynaklarımız. Kimse, hakkımız olan kaynaklardan mahrum edemez bedenlerimizi! Vatandaşın neyi eksik?

Yine ortada kaldık
22 Haziran 2012’de, Çankaya, Yenimahalle, Mamak ve Etimesgut gibi ilçelerde yapılan ölçümlerde, normal değerlerin 3-4 kat üzerinde alüminyum tespit edilmiş içme suyumuzda. Ölçümü yapan Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ankara İl Halk Sağlığı Laboratuarı. Ölçümü rapor eden Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi. Raporu inceleyip, Milliyet Ankara Gazetesi’ne taşıyan, arkadaşımız Şevket Yaman. Bir haftaya kalmadan olayı unutan,  bendeniz. Demek bünyeye maden girince, kafa alüminyum sahan olduysa hafıza da tın tınnn!

Aynı ölçüm, 3 Temmuz 2012’de de yapılmış. Bu kez aynı ilçelerde, normale yakın çıkmış alüminyum değerleri. Zenginleşme, kısa sürmüş. Şimdi resmi kurumlar, birbirini yalanlamakla meşgul. İçtiğimiz suyun durumunu bilemiyoruz. Her zamanki gibi ortada kaldık.

Sorular
Şu anda alüminyum sahan, yarın alüminyum tencere olur. Kendi tınlamasından kendi sorularını duyamayabilir kafam. Sorayım da unutmayayım:

1- İçme suyunda yükselen alüminyum oranı, eğer eskimiş, paslanmış borulardan kaynaklanıyorsa niye bu borular düzenli alüminyum akışı sağlamıyor da bir artıyor bir azalıyor? Hem de aynı anda birbirinden uzak ilçelerde.
2- Bu borular, alüminyum mu içeriyor, alüminyum paslanır mı?

3- Eğer söylendiği gibi dedikodu ve su satan firmaların oyunuysa bu, Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ankara İl Halk Sağlığı Laboratuarı’ndaki temsilcisi zatı muhterem, niye  kulağından tutulup, kamuoyuna teşhir edilmiyor?

4-  Ben, niye haftası dolmadan unutuyorum neyi unuttuğumu?

Zararsızsa niye durduruldu?
Maziyi anımsadım; yaklaşık 3 yıl önce. Güzelim çam ve meşe ormanlarından süzülen Işıklı-Gerede suyu yerine, sodyumlu, sülfatlı, bol klorlu, Kızılırmak suyu geldi Ankara’ya. Şebeke suyunda hiç olmaması gereken koliform bakterisine de rastlanmıştı içinde. Onca yoldan gelen, bir mahsuru olmadığı söylenen Kızılırmak suyunun, tepkiler üzerine, şebeke suyuna verilmesi durdurulmuştu. 2009 seçimlerine 1 ay vardı.

Zararsızdı da niye durdurulmuştu?

Sonra haber verilmeden, düşük oranda yeniden verilmeye başlandığını öğrendik. “İçiyorsunuz haberiniz yok, bir şey oldu mu?” dendi. Tam bilemiyorduk. Yöneticilerimiz ve bazı su uzmanlarına itibar ettik. Böyle sodyum, sülfat, klorür, koliform bakterisi gibi şeyler, insan vücudunda olmasa daha iyiydi ama itibar ettik. Onlar içiyor mu bilmem ama biz,  tavsiyeye uyup, lıkır lıkır içiyoruz güvenceleri üzerine. Şimdi bir de alüminyum eklendi içine.

Sinir sisteminde tahribat
Kanserden bebek ölümlerine, kansızlıktan sindirim sistemi bozukluklarına, hafıza kayıplarından böbrek hastalıklarına kadar pek çok yan etkisiyle beraber sinir sistemine de olumsuz etkisi olurmuş bunların. Abartılı buluyor, öyle olduğunu sanmıyorum.

İçiyor, Beypazarı ve Kızılcahamam’dan sonra ‘Başkent’ diye yeni bir maden suyu markası kazandığımıza inanıyorum!

Hiç yorum yok: