2 Mayıs 2013 Perşembe

ANKARA’DA GEZİ HAVASI


30.04.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Güneşi gördük, birkaç gün ısınınca doğa, yeşil çağlıyor adeta. Çiçekler, yeşilin üzerine çekilmiş rengarenk oyalı bir yemeniydi, geçit törenindeki sıralarını savmak üzereler. Tomurcuklandı, sıra güllerde. Evler dar gelir, sığamayız, “Nereye gitsek?” diye dolanırız artık içinde.



“Nereye gitsek?” deyince birkaç yer gelir Ankaralılar’ın aklına. Ezberi bozmaz, Amasra’ya, Abant’a gider de Ankara’nın, dibindeki doğa harikalarından haberi yoktur çoğunun. Oysa “Burası Ankara mı?” dedirtecek o kadar çok yer var ki bazısını  gezmeye hafta yetmez. Bahar yelleri esiyor başımızda, havalar aklımızı çeliyor, hep gidesi ağır basıyor insanın. “Nereye gitsek?” diye düşündüm de bilindik yerler dışında birkaç tane yer geldi aklıma. Yolunuz düşecek olursa aklınızda bulunsun diye.



Bildiğimizden çok Ankara

Gölbaşı’nda Mogan Gölünü, Eymir’i, Kazan’da Kurtboğazı Barajı’nı, Nallıhan’da Kuş Cenneti’ni, Çubuk’ta Karagöl’ü, Kızılcahamam’da Soğuksu Milli Parkı’nı, Çamlıdere’nin Aluçdağ Yaylası’nı, Şereflikoçhisar’da Tuz Gölü’nü, Beypazarı’nda, İnözü Vadisi’ni, Ayaş Kaplıcaları’nı, Kalecik Kalesi’ni, Polatlı’da Alagöz Karargahı’nı, Duatepe’yi ve eşek kulaklı Kral Midas’ın Gordion şehrini, biliyorsunuz. Büyük ihtimal buraları görüp, “Bu ilçede, bu beldede başka bir yer var mı?”  diye sormadan geri dönüyorsunuz. Var hem de yeni keşfedilen ya da turizme yeni açılan yerler var. Birkaç tanesini ben sayayım, gerisini de gittiğiniz zaman sorar, öğrenirsiniz. Nallıhan’ı gezmeye 3 gün yetmediğini görünce Ankara’yı keşfetmeye başlayacaksınız. Demişken Nallıhan’dan başlayalım o zaman.



Gezmeye birkaç öneri

Nallıhan'da Uluhan, Hoşebe mesirelerinden, Bozyaka Göleti, Juliapolis harabeleri, Ilıca Şelalesi’nden başka Karacasu ve Akdere köylerinde köy pansiyonculuğu başladı. Kendi elinizle topladığınız köy yumurtası, bahçe domatesiyle kahvaltı gezmeye başlamadan önce.

Kalecik Kalesi’nin eteklerindeki bağ evlerini, TOKİ konutlarına dönüşmeden önce görmelisiniz. Kızılırmak’a komşu bağlarında dolaşıp, eski Tekel Şaraphanesi’nin ya da bazı bağ evlerinin herkese açık bahçesinde yayılarak şarabınızı yudumlayabilirsiniz.

Kızılcahamam-Çamlıdere arasında yeni bir jeopark kuruldu sayılır. Dünyanın en büyük fosil ağaç ormanlarından biri  Pelitçik’de. Edelek Yaylası’nda, 20 milyon yaşında Topuzun İn mağarası, Balcılar ve Beşkonak’ta istiflenmiş 15 milyon yaşında bazalt sütunları, Beşkonak’ta balıklar, yılanlar, kurbağalar, böcekler, yapraklar her şeyin fosili var. Çubuk gibi görülesi bir de Karagöl’ü var.

Güdül evleriyle meşhur, çoğu korunuyor. Sakin ilçe, kafa dinlemelik. Sonra Kirmir Vadisi, İn-önü Mağaraları gezmelik,  Sorgun Yaylası ve Göleti, yemelik-içmelik.

Evren’in, bir Hirfanlı Barajı manzarası var, bütün doğa sporlarına elverişli ama kıymetini bilememiş hem Ankara yöneticileri hem de ilgili bakanlıklar.

Beypazarı’nda, içini gezdikten sonra Eğriova, Tekke Yaylaları, Kirmir Çayı boyunca Gönen Vadisi’nde devam ediyor gösteri.

Kazan’da, Asarkaya Kütlesi, Bitik Höyüğü’nde, ‘Bakır Çağı’na kadar giden katmanlar var.



Gezesimiz mi gelmiş?
Birkaç anımsatma bunlar. İlk gördüğünüz ve duyduğunuz yerleri gezin, sonra sorun; her ilçede her beldede yeni bir yer keşfedeceksiniz. Ankara’yı, bilmiyoruz efendim, bilmiyoruz. Abant’ı, Amasra’yı ezbere biliyoruz ama. Gezesim mi gelmiş ne; hırsımı çıkaracak yer bulamayınca Abant, Amasra gitti güme!

Hiç yorum yok: