30 Kasım 2013 Cumartesi

İŞE RAĞMEN İŞSİZLİK


29.11.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Zor bulursunuz böyle ülkeyi; olan işe çalışacak adam bulamıyoruz. Sanayi şikayetçi, ticaret şikayetçi, işsiz şikayetçi. Nasıl iş bu, anlayamadık gitti.


Ortada, üretebilirken üretilemeyen, iş varken çalışılmayan koca bir boşluk var. Herkesin gözlerinin önündeki bu boşluk, takviye edilemedi, sinir uçları birbirine bağlanamadı bir türlü. Bağlananların bazıları da bir plan ve düzen içinde yürümediğimizi gösteriyor. Binlerce iş ve işsiz, o boşlukta duruyor, sadece şikayet üretiyor boşluk.



Bir ortak şikayet

Çok değişik iş çevrelerinden dinlediğim ortak bir şikayeti paylaşmak istiyorum. Daha doğrusu “Ortak bir şikayette  toparlamaya çalıştım hepsini” desem daha doğru.

Örneğin teklif edilen maaş 2 bin-2 bin 500 lira civarında.



Çalışacak kişi, usta olmasa da işinde iyi. Firmanın o elemana çok ihtiyacı var. Birkaç kez talep ediyor ancak kabul ettiremiyorlar, çalışmayı reddediyor. “Niye?” dediklerinde arkasından toplumsal bir yaraya dönüşmeye başlayan yardımlar çıkıyor. Nasıl mı?



Bir şeyler yanlış
Eleman, yardım alarak barınacak bir yer buluyor ya da komşular, ailenin kirasını aralarında topluyor. Günlük ihtiyaçlarını, belediye, valilik ya da kaymakamlık gibi resmi kurumların yardımlarından karşılıyor. Üstüne de “Rahatım yerinde, niye çalışayım?” diye firmayı reddediyor. Kolunda altın bileziği olan, eli iş tutan birilerinden bahsediyoruz.



Benzer şikayetleri, birbirinden habersiz, değişik iş çevrelerinden, buna küçük esnaf da dahil, dinlediğim için anlatma gereği duydum. Çalışmaktan kaçanların çoğunun genç insanlar olması, daha da ürkütücü tabii. Yanlış bir şeyler yaptığımız kesin.



Planda 4 eksen

Çarşamba günü Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Ankara Sanayi Odası’nın(ASO) Kasım ayı Meclis Toplantısı'na katıldı. Burada, çeşitli kesimlerden 10 binden fazla kişinin görüşleri sonucu  hazırlanan Kalkınma Planı'nı anlattı.



Plan için 4 eksen belirlenmiş:

1- Nitelikli insan, güçlü toplum

2- Yenilikçi üretim, istikrarlı yüksek büyüme

3- Yaşanabilir mekanlar (doğru şehirleşme de diyebiliriz)

4- Uluslararası işbirliği



Birinci maddeye dikkat; “Nitelikli insan, güçlü toplum.” Bir de bizim sözünü ettiğimiz boşluğa ve yarattığımız çalışma algısına bakın. Daha birinci maddenin gereğini yerine getirmeden gerisini nasıl getireceğiz? Ülke çapında bir planlama yapmadan, ihtiyacı gözetmeksizin gelişigüzel yetiştirdiğimiz gençlerle nasıl olacak bu iş?



Ekmek elden su gölden nesli

Meslek okullarını ihmal ederek, üniversite sanayi işbirliğinde ve teknokentlerde ağırdan alarak, hayati teknolojik yatırımları bazen siyasete kurban ederek, getirisi yüksek ürünleri nasıl üreteceğiz? Bakan Yılmaz, “Sanayinin katma değerini artırmak istiyorsak karşılığı da yüksek olan ürünler üretmek durumundayız” demiş aynı toplantıda. Geçtik niteliksiz işgücünden, niteliklisine bile yardımlara yaslanma alışkanlığı veriyorsak kim yapacak bu işleri?



Binbirinci kez söyleyelim; sadece Ankara sanayisinin eleman ihtiyacı 35 bin kişi. 34 bin 500’e düşse sevineceğiz. Bu boşluğu nasıl dolduracağız, ekmek elden su gölden nesliyle?



Bunları çözmeden plan işlemez

İhtiyacı olan insanlara her zaman devletin elini uzatmasından yanayım. Ama gerçekten zor durumdaki, hayatın sillesini çok sert yiyen insanlara elini uzatmalı. Oy için ihtiyacı olana olmayana yardım ederseniz, ekilmeyen tarlaya dönüm başı para verirseniz, meslek kurslarını hedefe yönelik, doğrudan işe girmek üzere hazırlamazsanız, en önemlisi ister meslek okulu ister üniversite olsun üretimle buluşturamaz, gençleri dershane ve okul sıralarındayken telef ederseniz bizim plan işlemez.


Plandaki birinci madde gerçekleşmezse diğer maddelerin gerçekleşmesi mümkün olabilir mi?

Hiç yorum yok: