1 Ekim 2014 Çarşamba

BEYİNLERİN GERİ DÖNMESİ İÇİN




30.09.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Biz beğenmiyorduk, başka ülkelere gidiyorlar, orada beğeniyorlardı. Dünya yüzündeki dört element, hava, su, ateş ve tahta.. pardon toprak, bizim memlekette de vardı ama bizim işleyen beyinler, yurtdışına gidiyordu. Orada icatlar yapıyor, onların icatlarını, dünyanın parasını verip, burada satın alıyorduk. Mucit bizim çocuğumuz, o ülkelerdeki pek çok olanak özellikle son 20 yıldır bizde de var ama bu beyinlerin göçünü adeta teşvik ediyorduk.



“Bu adam uygun değil”

Bu konu geçince otomatik olarak Hezarfen Ahmed Çelebi de beraberinde düşüyor aklımıza. 382 yıl önce Galata Kulesi’nden 3 buçuk kilometre uçup, Üsküdar’a konunca, Sarayburnu’ndaki Sinanpaşa Köşkü’nden izleyen padişah 4’üncü Murat’ı ter basmış. Önce kendisini bir kese altınla ödüllendirmiş sonra "Bu adem pek havf edilecek(korkulacak) bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelir, böyle kimselerin bekası (kalıcılığı) caiz (uygun) değil" diyerek onu Cezayir'e sürgün etmiştir.



Bu marifetle yarın padişah da olur bu” diye de çekinmiş olabilir. Yoksa niye sürsün zehir gibi beyinli bilim adamını, hem de kanat takıp uçacak kadar gözü kara, kaba tabirle delisini!



Altın Çağ’dan gerisin geri

8 ile 13’üncü Yüzyıllar arası, ‘İslamın Altın Çağı’ olarak anılır. Dünya çapında bilim adamları, mühendisler, sanatçılar, filozoflar, hukukçuların yetiştiği bir dönemdir. Etkisi 15-16’ıncı Yüzyıl’a kadar sürmüştür. Ancak 400 yıl sonra geri vitesle geldiğimiz nokta da budur; “Sür gitsin, iktidara ortak olur!



İşte bu aklın etkileri, bu memlekette sürüyor hala. Mucit beyinleri seri üretim gibi her yıl ihraç ediyoruz. Eline olanaklar vermek yerine, memleketine küstürüyor, yolluyoruz.



Bir örnek, bir tuzak

LED aydınlatma teknolojisinde devrim yaratan Prof. Dr. Mehmet Arık, memleketinde muhatap bulamayınca Amerika’ya gitmişti. 17 yıl orada çalıştı. Bugün onun geliştirdiği teknoloji, televizyonlardan sokak aydınlatmalarına, telefonlardan makinelere, evimizdeki ampullere kadar tüm dünyada yaygınlaştı. Geçen yıl, 17 yıl aradan sonra Türkiye’ye döndü. “Amerika’da, 17 yıllık süre içinde, 100’den fazla patent aldık” diye açıklama yaptı. Ya sabır!..



Bu arada ısrarla memleketinde icat etmeyi göze alacak kadar inatçı bazıları, burada kalmaya ya da geri dönmeye devam ediyor. Gördükleri muameleye karşın. Devletse bu beyinlerin savruluşunu izlemeye devam ediyor. Türkiye de ‘orta gelir tuzağı’ denen tuzağa düşmeyi. Kendi teknolojisini geliştiremeyen, sanayisine, ticaretine yeni açılımlarla yön veremeyen ülkelerin düştüğü bir tuzak bu.



Niyet varsa oluyor

İçimize su serpen bir haberden çıktı bütün bu serzenişler; Türkiye’nin İdeal İşverenleri Araştırması 2014’da gençler, bu yıl ilk kez ASELSAN’ı tercih ederek, dünya markası Google ve Microsoft’un önünde ilk sıraya oturtmuş. Her yıl dünyanın ilk 100 savunma sanayi firması arasında tırmanışını sürdüren ASELSAN, bu yıl 74’üncülükten 67’nciliğe yükseldi. Ve gençliğe, onların akıllarına sahip çıkan ASELSAN, 100’e yakın mühendisin ülkesine dönmesini sağladığını açıkladı.


Organize sanayi bölgeleri, üniversiteler ve teknokentler, destek ve uygulanmayı bekleyen projelerle dolu. Efendim, hava, su, ateş ve tahta.. pardon toprak, bu memlekette de var. Niyet varsa oluyor işte.

Hiç yorum yok: