20 Nisan 2011 Çarşamba

TTK AÇILIMI


19.04.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Tarihin sayfalarını açan Türk Tarih Kurumu (TTK), nihayet o sayfaları, daha geniş kitlelere de açma kararı aldı. Haberde yerini öğrenemesek te 790 metrekarelik bir dükkanda eserlerini satışa sunacağını öğrendik. Sadece TTK eserlerini değil, bir katında Atatürk Araştırma Merkezi ve Atatürk Kültür Merkezi'nin, bir başka katında Devlet Arşivleri'nin kitapları ilginize sunulacak. Benim gibi tarih ve arşiv meraklısı çocuklar için tam bir oyuncakçı dükkanı!

Satılamayan kitaplar
Zaman zaman “İlgimi çekecek bir şey bulur muyum?” diye TTK satış bürosuna uğrarım. Büro, 20 metrekare değildir herhalde. Bürodaki kitaplar, tek tek incelemeye elverişli biçimde sergilenemediği için, en son basılmış ‘yayınlar kitapçığı’nı alır, çıkarım. Belli bir alanla ilgilenmeyen adam, kitapçıkla kaçar TTK’dan. Kitaba, içindekilere, kokusuna değmeden kaçar. Alma Beni Kitap Satış Bürosu!..

Ortak satış merkezleri
O yüzden bu habere sevinen birkaç kişiden biri olabilirim. Tek te olabilirim, büronun ziyaretçisi ‘en sabırsız’ olarak. Hele Atatürk Araştırma Merkezi ve Atatürk Kültür Merkezi ile Devlet Arşivleri’nin kitaplarının hep bir yerde sunulmasına, ‘80 yıl sonra müthiş bir açılım’ diyebilirim. Mesai gibi zaman ayrılmalı bu kapsamlı kitapçı için. 20 metrekare nere 790 metrekare nere. İyi bir örnek TTK’nın açılımı. Benzerini hep üniversiteler için düşünmüşümdür.

Gittiğim kurum, dernek, üniversite gibi yerlerde, basılı eserlerini sorarım. Piyasa kitapçılarında bulunması imkansız bir kitap, mutlaka bulurum. Gitmiş olmasam ve akıl edip, sormasam hayatta haberim olmayacak eserler, raflarda sürünür. Tek tek her kurumu, derneği ya da üniversiteyi gezmeye zaman olmadığı için, “Keşke ortak bir kitap satış merkezleri olsa” derim. Benzer kurumların, derneklerin ve üniversitelerin, ortak kitap satış merkezleri olsa, emekler, raflarda çürümese.

Yaygınlaşmalı kitap
Kütüphaneler var” demeyin. Kitap, imbikten damla damla süzülen, süzülmesi uzun zamana yayılan bilgilerden oluşur. Kütüphaneler için değil, bilginin yaygınlaşması için basılır.  İstenildiği zaman ulaşılabilmesi ve daha çok insanda bulunması, bilginin ömrünü uzatır. Kitabın yaygınlaşması, ticari bir ürün olmasından önemlidir. Rafları işgal eden ticari amaçlı kitaplar, kaynak kitap niteliğindeki eserlerle aramıza giriyor ve aramızı açtıkça açıyor. Kaynak kitaplar, kütüphanelere hapsolurken internet nesli, sanal alemin eksik bilgileriyle besleniyor. Bütün kitaplar sanal ortamda paylaşılabilse bile, çok uzun bir süre daha raflardaki kitaplara ihtiyacımız olacak.

Baloncuklu laflar yerine
Türk Tarih Kurumu’nun girişimini, ‘ortak satış noktası’ düşüncemi de destekleyen çok yararlı bir adım olarak görüyorum. 80 yıl gecikmesine üzülmekle beraber, adımın atılmasına seviniyorum. Kurumlararası işbirliğine, örnek olmasını diliyorum. Kemikleşmiş huylarımız kırılacaksa böyle kırmalı diyorum. Baloncukları patlayıp, yok olan köpük laflar yerine, çimento olup, kültürünü sağlamlaştıran somut girişimleri, derin içtenliğimle destekliyorum.

Hiç yorum yok: