6 Şubat 2013 Çarşamba

HER PATLAMADA EKSİLEN İNSANLIK


05.02.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Patlama sırasında gazetenin kapısındaydım. Karşımızdaki binanın camları dalgalandı. Paris Caddesi’nin üst kısmından geldi ses. Gazetenin, sokağı gören köşesine gidip, baktım. Önce bir şey göremedim. Patlamanın dumanı, belki 1 dakika belki daha uzun bir süre sonra çıktı. Yeri, o zaman belli oldu. Amerikan Büyükelçiliği’nin, 2 numaralı kapısı tütüyordu. Aramız, çatlasa 40 metre. Elçilik olunca ilk akla gelen ihtimal bomba oluyor. Hızla İstanbul’da, İngiliz Konsolosluğu’na yapılan bombalı saldırı geçti aklımdan. Aralıklı 2 bomba patlatılmış, asıl zararı ikinci patlama vermişti. “Ne oluyor” diye olay yerine gidenler, ikinci patlamaya yakalanmıştı. Milliyet Gazetesi’nin muhabirleri, fotoğrafçıları, daha dumanı çıkmadan olay yerindeydi.


Paris Caddesi'nde iki beden
İki polis, sessiz ve kararsız, elçiliğin güvenlik görevlisi, üstü başı toz, içeri girip, çıkıyor. Bağırma, çağırma, panik yok, çok fazla sessiz olay yeri. Çevredeki binalarda hasar görünmüyor, bazı camlar çatlamış sadece. 2 numaralı kapıdan sokağa, az biraz duvar parçaları savrulmuş. O yüzden ne olduğu, kapının önüne kadar anlaşılamadı. Ta ki o vücut parçasını görene, güvenlik görevlisi, bomba olduğunu söyleyene kadar. Patlayan kulübeye odaklanmış, çevremize dikkat etmemiştik. İki beden, Paris Caddesi’ne yayılmıştı.

Bombanın susturduğu sesler
Kulübenin sokağa bakan değil ama elçiliğin içine bakan kapısında, hasar daha büyüktü. Duman, 5 dakika sonra, daha yeni artmaya, yükselmeye başladı. En az 20 dakika sürdü şaşkınlık ve sessizlik. Sessizliği, ilk gelen ambulans bozdu. Sedyeyle içeriden, hareketsiz birini çıkardılar. “Kadınmış” uğultusu yayıldı. Çok geçmeden arkadaşlarımıza gelen bilgiyle bir kez daha sarsıldık; o kadın, gazeteci arkadaşımız Didem Tuncay çıktı. Sonra polisler, gazeteciler, kameralar ve canlı yayın arabalarıyla doldu sokak.

Toplumu olmayan medeniyet
Masum insanların arasında patlayan bombalar, günlük yaşamdan sayılır oldu. Dünyanın medeniyet seviyesi, gele gele terör denen kalleşçe bir mücadele seviyesine geldi. İnsan, bütün bir beden olarak kuracağına, iyice zerrelerine ayırıp, yok etmeye çalışıyor insanlığı. Bedeni bir araya gelemeyen insanın, toplumu nasıl bir araya gelecekse öfke ve şiddetle devam ediyor yok ediş. Toplum ve insanlığı olmayan insanlarla nasıl bir medeniyet kurabilir acaba dünya? Masum insanlar arasında patlayan bombaların günlük yaşamın parçası olması, insanlığın idaresinde, büyük bir beceriksizlik çağında yaşadığımızın göstergesi olabilir ancak. İnsan, insan olmaktan çıkarılıyor kendi eliyle.

Hayvan mı olmalı?
Paris Caddesi’nde insanlık, biraz daha eksildi. Terör Çağı’nda, yollara, ağaçlara, evlerin, arabaların camlarına lime lime saçılmış, paramparçaydı. Dünyanın her yanında patlayan bombalar, her patlayışında insanlıktan bir parça daha koparıyor, insan eksiliyor. Bu medeniyette, hayvan olmak mı daha makbul acaba? Bomba icat eden, bir de onunla kendini yok eden hayvan tanımıyorum çünkü ben.

Hiç yorum yok: