29 Ocak 2015 Perşembe

GAR’LA KALE’NİN BULUŞMASI


27.01.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi

Kentsel dönüşüm’ün yıkım virüsü bizimde mi içimize kaçtı nedir, bir yıkıma taraftarlık edeceğiz. Aslında eskimeye başladığını ama bir türlü tarihilik kazanamadığını düşünüyoruz yıkılmasından yana olduğumuz yapıların. Aşıkların görüşmesine engel Erol Taş gibiler Gar’la Ankara Kalesi arasında. Tasarlanmış mekan devamlılığını bıçak gibi kesen, koparan, yıllar içinde de bir türlü yapıştıramayan yapılar.


Platonik aşık

Mimar Şekip Akalın, yapıya ruh katan bir düşünceyle Ankara Garı’nın kapısını Ankara Kalesi’ne çevirmiş. Yıl 1937. Birinci ve İkinci Meclisler ile Ankara Palas önünden Ulus’u işaret eden yol, görkemli Ankara Kalesi’yle son buluyordu. Ancak Ankara’ya trenle gelen biri, daha kapıdan çıkar çıkmaz Kale’nin ihtişamıyla tanışacaktı. Ankara Kalesi’ni görmeyen biri, zaten Ankara’ya gelmiş sayılmazdı. Gar, güzelliğine hayran olduğu Kale’yi, herkesin görmesini istiyor, dünyanın nadir eserlerinden biri olan platonik aşkının görkemiyle gururlanıyordu.



Önce, 1954’den sonra yapımına başlanan Ulus İşhanı ve Çarşısı’nın, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak bildiğimiz işhanı kısmı girdi aşıkların arasına. Arkasından Anafartalar Çarşısı, 100.Yıl Çarşısı ve bölgeyle hiç alakası olmayan Gümrük ve Tekel Bakanlığı binası devam etti aşıkları ayırmaya. Ulus İşhanı ve Çarşısı’ndan sonra yapılanlar, tarihi dokudan  koptu, eskiden Hal’e doğru kıvrılarak uzayan güzelim Alsancak Sokak, minibüslere ve otomobillere teslim edildi. Heykelin olduğu yeri meydandan sayacaksak eğer, Ulus Meydanı, binaların üzerine çöktüğü, ferahlık vermeyen bir meydana dönüşmüştür.



Sevinecek mi üzülecek miyiz?

Büyükşehir Belediye Başkanımız Melih Gökçek, "Ulus'ta Anafartalar Çarşısı, 100.Yıl Çarşısı, Gümrük Tekel Bakanlığı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ile Ulus İş Hanı yıkılacak” dediğinde, bu düşüncelerle sevinmiştik. Aşıklar, uzun yıllar sonra tekrar göz göze gelebilecekti.



Söylendiği gibi meydan yapılacaksa ilk kez böyle geniş, ferah bir alana sahip olacaktı bölge. Yok eğer yeni yapılara yer açılıyorsa kullanandan başka kimseye hayrı dokunmayacak gereksiz bir masraf çıkıyor başımıza demektir. Hiçbir şey olmasa Ulus ve Anafartalar Çarşıları’ndaki, çocukluk anılarımıza yazık olacak demektir.



Mimarlar yıkmaya karşı

Mimarlar, genel olarak yıkılmaması yönünde telkinde bulunuyor, mimari bir hafıza olarak değerlendiriyor bu yapıları. Ancak bu yapılar, Gar’la Kale’yi birbirinden kopardığı gibi,  Anafartalar Çarşısı’nın tam karşısına yapılan ucube Ulus Şehir Çarşısı benzeri yapıların, tarihi doku arasına yapılmasına da cesaret veriyor.


Haddimizi çok aştığımızın farkındayız da düşüncemizi paylaşmadan edemediğimiz bir konu bu yıkım. İnşallah kentsel dönüşüm virüsü tüm bedene yayılmaz, her yıkıma taraftar hale gelmeyiz bu tecrübeden sonra. Mimarların, eskisinden kullanışlı bir kafa açısından, aklımızın yeniden inşasına yönelik projelerineyse her zaman açığız tabii ki.

Hiç yorum yok: