10 Ocak 2015 Cumartesi

SOĞUK SOKAĞIN İNSANLARI



09.01.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi


Soğuk, çok soğuk. Biraz sokakta dolanınca “soğuk” demek te yetmiyor. Bu Sibirya soğukları, mesken belledi bizim memleketi. Her yıl turist gibi 15 gün, 1 ay uğruyor. Otur oturduğun Sibirya’da, burada ne işin var a çok soğuk? Hele Ankara, zaten kış ayazıyla meşhur, şanına niye gölge düşürüyorsun? Şanıyla beraber sokaklarını da perişan ediyor, fakirlere evsizlere, çaresizlikten çaresizlik beğendiriyorsun.



Kimsesizlerin kimsesi olabiliriz

Soğuklar basınca biraz insafı olanın aklına düşüyor fakir fukara. Ankara’da vicdanlarımızın rahatlığını, Ankara Valiliği’nin yaklaşık 4 yıldır sürdürdüğü bir uygulamaya borçluyuz. ‘Kimsesizlerin Kimsesi’ uygulamasında evsizleri, kimsesizleri sokaklardan topluyor, aklayıp paklayıp otele yerleştiriyor, hastalığı olanı tedavi ettiriyor, işsiz işle kayıplar, ailesiyle buluşturuluyor. Devlete de millete de en yakışanı yapılıyor. Bizler de bu duruma düşmüş vatandaşları,  ALO 183’ten haber verebiliyoruz.



Sığınmacıların sefaleti

2 yıl önce yine Milliyet Ankara Gazetesi olarak, haberden öte yüreğimiz dayanmamış, Afgan mültecilerin derdine düşmüştük. Aylarca yaşadıkları Lozan Parkı’na soğuk inince uluslararası yardım örgütleri değil, vatandaş sahip çıktı mültecilere. Çok geçmeden daha beteri geldi başımıza.



Suriye’deki iç savaştan kaçan yüzbinlerce Suriyeli sığınmacı, sel gibi aktı kent merkezlerimize. Binlercesi de Ankara’nın payına düştü. Kışın bile ılıman iklimin sürdüğü ülkeden, kış ayazı meşhur Ankara sokaklarına kaçmışlardı. Üstündekilerle gelmiş, yokluk ve sefalet içinde bulduğu boşluğa yerleşmişlerdi. Bırakın turist Sibirya soğuklarını, bizim paltoyla botla dayanamadığımız Ankara ayazında, ince eşofman üstü ve çıplak ayakla dolaşan çocuklar doldu sokaklara.



Bir naylon bir kilim

Yazı İşleri Müdürümüz Ömür Ünver’in İsmetpaşa Mahallesi’ndeki Suriyeliler’in durumunu yansıtan haberi ise katmerlisiydi; kendilerinden başka bir şey olmayan çadırlarda, boşaltılmış yarı yıkık gecekondularda, yaşam mücadelesi veriyorlardı. Soğukta, bir ince naylon ya da kilim üzerinde yatıyordu bebekler. Ne soba ne kömür ne battaniye ne kışlık giysi, bakiyesi üstündekilerden ibaretti tüm varlıklarının. Çok soğuk, anlatırken içi üşüyor insanın!



Uluslararası görmezler duymazlar

Bu sefalet manzarasına şahitlik ederken kendi fakirimizi unuttuk resmen. Ancak bizim kalbimiz, işine gelmeyince kör, işine gelmeyince sağır olan uluslararası kuruluşlar ve yardım dernekleri gibi dayanmaz böylesi acizliğe. Dayanmıyor da... Gelin hem kendi evsizlerimize hem Suriyeli kardeşlerimize, gücümüz yettiğince sahip çıkalım. Hem onların eline hem unutulan insanlığımıza dokunalım.


Not: Yazıyı yazdığımız sırada Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar’ın, Suriyeli sığınmacıların yoğunlukla yaşadığı İsmetpaşa’yı ziyaret ettiği haberini aldık.

Hiç yorum yok: