7 Şubat 2015 Cumartesi

İLÇELERLE BERABER



06.02.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi

Ankara’da bir kıpırdanma var. 4-5 yıldır sürüyor ama son 2 yılda daha belirginleşmeye başladı. Ekonomik olarak da sosyal olarak da bir hareketlenme. Hep bıraksanız yayından fırlayacak oka benzetiyoruz ama yayı tutan el, bir türlü oku bırakmıyor hedefine ulaşması için. Hem ülke hem dünya açısından çok önemli bir döneme, ağır çekimde hazırlanıyor gibiyiz. Oku attığımızda hedef yer değiştirmiş, biz de ıskalamış olmayız inşallah.



Sanayinin çabası

Öncelikle şunu söylemek lazım; başkent sanayisi, üretimde bir doygunluk noktasına geldi ve kendini aşacak yeni hedeflere yönelmek istiyor. Bu hedeflerin bir kısmını belirledi. Bunun altyapısını oluşturacak etkinlikler içinde. Yüksek teknolojiyi kendisi üretmek, üretim alanlarını çeşitlendirmek istiyor. Ülke dar geliyor artık, dünya pazarlarına markalarıyla çıkmak istiyor.



Tabii lafla değil, teknik olarak da kent olarak da altyapısını tamamlamış olarak çıkmak istiyor. Bunu, üniversitelerle işbirliğini arttırarak ve güçlendirerek, amaca uygun güncel müfredatıyla meslek okullarını arkasına alarak yapmaya çalışıyor. Üniversiteler ağır kalıyor, meslek okullarını güncelleştirme konusunda ciddi bir adım yok henüz.



Bu arada elektrik, su, yol gibi en temel altyapı ihtiyaçları, arkasından, hatta bazen çok arkasından geliyor başkent sanayisinin. Dalgalı ve kesintili elektrik sorunu çözülemedi, Malıköy’de, 5 organize sanayi bölgesinin suyu yok, Sincan-Malıköy yol ihalesi, sebepsizce 4’üncü kez iptal edilmek üzere. Bu sorunları çözmesi gereken kurumların uygulamalarına bakarsak gündemin ya farkında değil ya da çok gerisindeler.



Çevreyle paylaşmalı

Temel eksikleri giderirken aynı anda etrafına da bakmalı Ankara; çevre ilçelere, azıcık daha başını kaldırıp yakın illere bakmalı. Başkentin merkezinde önemli yatırımlar yapılırken çevre ilçelerle de görev paylaşımı yapılmalı. Kimiyle eğitimi paylaşmalı kimiyle üretimi. Kiminin tarım ve hayvancılık yeteneğine destek olmalı, kiminin turizm kabiliyetini değerlendirmeli. Kiminin kendine özgü ürünleri var pazarlayamıyor, kiminin mekanları. Kimi sağlık, kimi doğa turizmine uygun. Yani kuru kuruya sanayi üretimiyle kalmamak, sağlıklı bir kent olmak için yiyecekten dinlenmeye ekonomik ve sosyal, diğer ihtiyaçlar da planlanmalı.



Ankara, hedefe, ilçeleri ve komşularıyla topyekün bir işbirliği içinde yürüyebilir. Kurumlar ve yöneticiler, yatırımlarıyla uygulamalarıyla kendiliğinden bağlanmalı diğer halkaya. Bu gelişmelere koşut örgütlenmeler oluşturulmalı, eksik yapılanmlar, bu çerçevede tamamlanmalı. Böyle olursa doğru ve uzun vadeli gelişmeden bahsedebiliriz. Herkesin aklına eseni yaptığı ya da ihtiyaç ve amaç dışı yatırımlarla değil.



Vaazın nedeni

Nereden icap etti bu vaaz?” derseniz, hedefi şaşıran, çok büyük bütçeli yatırımlardan deriz. Son zamanlarda ilçeleri dolaşıyoruz, Ankara’dan çıkınca başka bir ülkeye geliyoruz sanki. Bazısıyla bıçak gibi kesiliyor bağlantımız. Çok temel ekonomik ve sosyal eksikleri var çünkü. Ankara, merkezden çıkınca orada devam etmiyor. Yarım saat 45 dakikalık mesafede bu kadar kopmamalıyız birbirimizden, doğru bir kentleşme değil bu. İnsanların işlevini kaybedip göçmesi, göçtüğü gibi merkezde de mağdur olması, yanlış kentleşmenin göstergesidir. Bu kadar yalpalayan arabayla virajı dönemeyiz.


Bir döneme denk geldik ve Ankara, sanayide bir açılımın eşiğinde. Ancak sürekli belirli alanlara yığılıyor yatırımlar.  Yatırımları paylaştırmalı, çevreyi merkezle yeniden bağlamalıyız. Başkenti, çevresiyle eşzamanlı ele alırsak geliştirebiliriz. Değilse derin bir kuyu açıp, oraya dökelim paraları, aynı şey.

Hiç yorum yok: