24.02.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Tarsus’ta
Özgecan Aslan’ın vahşice katledildiği 11 Şubat, bir milat oldu adeta. Her gün
gördüğümüz ama görmezden geldiğimiz tecavüzler, insanların parçalara ayrıldığı
canice cinayetler, arsız hırsızlıklar ve dolandırıcılıklarla kolay ulaşılır
uyuşturucu haberleriyle dolup taşıyor gazeteler, televizyonlar. Ancak Özgecan’ın
katledilişi, tüm ülke çapında çok sert tepkiler aldı ve almaya da devam ediyor.
Olması gerektiği gibi. Oysa 3 Mart 2009 tarihinde yine vahşice katledilen
Münevver Karabulut’un cinayet haberlerini, tepkisizce, film gibi izlemiştik.
Ağır cinnet hali
Sanki
ülke ayağa kalkmamış gibi 11 Şubat’tan birkaç gün sonra Antalya’da, 12 yaşında
bir kız çocuğuna aynı biçimde tecavüz girişiminde bulunuluyordu. Karısını parçalara
bölen, sevgilisini arabasıyla çiğneyen, balkondan atan, sokak ortasında
katledenlerin haberleri hiç hız kesmiyor, adeta çağlıyordu şu son 2 haftada. Su
içercesine rahat hırsızlar, dolandırıcılar, bozuk gıda satan esnaf ve pişkin
uyuşturucu tüccarları da cinayet sahnesinin arka dekorundaki akseuar olarak manzarayı
tamamlıyordu.
Türkiye,
tepkiden yıkılıyor ama bazıları hiç umursamıyordu olan biteni. Ya arsızlıktan
ya yüzsüzlükten ya da devletin kolluk gücü ve yargısından hiç çekinmedikleri
için. Ağır bir cinnet hali, lağım sızdırıyordu da Özgecan’la patladı sanki.
Görmezden geldiklerimiz, gözümüzü çıkarırcasına göstermeye çalışıyor kendini.
Kartopu çığa dönüşüyor, üst üste gelen haberler arasında bir kartopu da hiç
yoktan gazeteci Nuh Köklü’yü alıyordu aramızdan. Ve hala “O tarafa bakmayalım” diyen rahatlar çıkıyordu içimizden.
Kırmızı alarm!
Uzun
zamandır bakmıyoruz zaten o tarafa. Sokaklar, kendi düzenini kurmaya, kendi
adaletini sağlamaya çalışanların hakimiyetine terk ediliyor. Türkiye, ekonomik
gelişimine tam ters bir toplumsal dönüşüm içinde. Ülkenin her yanından, her
sınıftan insanla ilgili benzer haberlerin gelebiliyor olması, üzerinde dikkatle
durulması gereken bir gösterge. Bunların yoğunlaşması ise alarm zili olarak
değerlendirilmeli; kırmızı alarm!
Yarısı sağlamla olmaz
Türkiye,
kurulduğu söylenen yeni dünyada yerini alma mücadelesi verirken bunun önemli
bir kısmını da sağlıklı bir toplumun desteğiyle yapabilir. Yarısı sağlam kırık
bir bardakla kalan kısmı ne kadar sağlam olsa da afiyetle su içemeyiz. Kırık
cam taneleri gibi parçalanmış ve bozulmuş bir toplumu, sonra yapıştırmaya
kalksanız da eskisi gibi olamayacaktır. Kırılmadan, parçalanmadan, bozulmadan
korumalıyız o yüzden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder