20.02.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Belediye
başkanlarına dün Ankara’da yaptığı konuşmada “Şehrin estetiği mimarisi, insanın estetiği ahlaktır” dedi Başbakan
Ahmet Davutoğlu. “Şehir mimarisini
kaybederse estetiğini de kaybeder” diye vurgulayarak, tekrar çizdi konunun
altını. “Kentleri önce zihnimizde
kurmalı, kentsel dönüşümü de buna göre yapmalıyız” sözleri uyarıydı ama
bazı yerler için maalesef geç kalmış bir uyarıydı. Kentsel dönüşüm diye bazı
semtler, bütün tarihi dokusunu ve sakinlerini kaybetmişti çünkü.
Hatırlatmalı uyarılar
Şehirlerle
ilgili başka güzel şeyler de söyledi Başbakan Davutoğlu. “Şehir aidiyeti olmadan şehir geleceğe hazırlanamaz” dedi, “Şehir kültürü nezakettir, bir anlamda
rafine kültürün doğmasıdır” dedi, “Adalet
ve ahlakın olmadığı yerde şehir doğmaz” dedi, “200-300 yıl sonra torunlarımız, kurduğumuz şehre kendini ait
hissedebilecekler mi, bunu da düşünelim” dedi ve “Şehir ehliyet ve liyakat sahiplerinin elinde değer bulur” diyerek
kaptırıp gittiğimiz plansız şehircilik için belediye başkanlarına
hatırlatmalarda bulundu. Uyarı niteliğinde hatırlatmalar tabiî ki.
Son
50 yıldır, özellikle 1980 den bu yana o kadar kötü şehirleşiyor ki Türkiye,
bazı yerlerde şehirciliğin en temel koşulu olan altyapıyı eksik bırakma
pahasına sürüyor şehirleşme. Her yeni gelenle planlar ve kararlar değişiyor,
tutturabilen tutturduğu yerde istediğini yapabiliyor çünkü. Çünkü plan da
siyaset de günlük, gelecek, önce geleceği planlayacakların umurunda olmuyor.
Kiç Ankara
Ankara
da bu 50-60 yıllık dönemde, en kötü şehirleşme örneklerinden birini veren
başkent olarak tarihe geçti. Yanlış ipin ucunu çekince arkasından doğru gelmiyor,
istikrarsız ve günü kurtaran uygulamalar, kişiliksiz bir başkent yarattı, koydu
önümüze. Ne Selçuklu ne Osmanlı ne Cumhuriyet kenti diyebiliyoruz, ‘kiç (kitsch)’ dedikleri, her şeyden var
ama kişiliği yok tarzda bir kent oldu çıktı Ankara. Yaşayanların aidiyet
duygusu da bu yüzden zayıf olabilir; nesini, neresini sahipleneceğini
kestiremiyorlar bir türlü.
Kendi
mimari tarzı olan Ankara evleri dahil, tarihi yapılarına sahip çıkamamış, taşını
tuğlasını sıvamış, önünü arkasını başka kişiliksiz binalarla doldurarak
görünürlüğünü engellemiş, yani kendi eliyle güzelliklerini, Başbakan’ın
deyimiyle ‘kentin estetiğini’ yok
etmiştir Ankara. Altyapı eksiklikleri ve plansız yatırımlar da kalanını
çirkinleştirmek için yarışıyor hala.
İçi de dışı da mimariden
yansır
Başbakan’ın
şehircilik adına ettiği her bir başlık kitaplar, ansiklopediler konusu ama kısaca
değinirsek mimari, şehirde pek çok şeyin aynı anda göstergesi niteliğindedir.
Oturduğunuz evden başlar, sokağa çıktığınızda ilk karşılaşacağınız ögedir
mimari düzenleme. İnsan ilişkilerini de belirler. Güzel mimarisi olan bir
kentin sokaklarına çıktığınızda, güzellikleri düşünen ince bir zevkin olduğunu
bilirsiniz. Altyapıyı, rahat ulaşımı, hoşça vakit geçirme mekanlarını, toplumsal
dokuyu kaynaştıran şehirleşmeyi sağlayacak, tarihine, toprağına ve bitki
örtüsüne sahip çıkacaktır idare; ince düşünür çünkü. Bu estetiği, güzelliği de
ahlaklı insan üretir, ahlak, ince düşünmeyi gerektirir çünkü. Rantın rüzgarı savuramaz
ahlaklı kişiyi, kişilerin değil toplumun huzuru önceliklidir ahlak
kurallarında. Topluma hizmet etmek, bir insanın karşılaşacağı en büyük
fırsatlardandır insanlık sınavında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder