27.02.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
İki
yıldan fazla olmuş “Elmas, nasıl az
bulunan bir taş olduğu için değerliyse her bölgenin kendine has bitki ve
hayvanları da elmas değerindedir. Kıymeti bilecek bilgi ve görgü lazım”
diyeli. Yanlış tarım, yanlış yeşillendirme uygulamalarıyla kurumların çevreyle uyumsuz işlerinin, bu
hazineyi vahşice yokettiğini söylemeye çalışıyorduk. ‘Vahşice’, tam da doğru tabir, abartı değil.
2 bin 200 bitki türü
İki
yıl önce bin 400 tahmin ediliyordu ama Ankara’nın 800 kadar bitkisi saptanabilmişti.
Tahminse bin 700 civarıydı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün, adı uzun
projesinde, tahminleri aşan şaşırtıcı bir rakam çıktı karşımıza; 2 bin 200
bitki türü varmış meğer Ankara’nın. Sadece Ankara’ya has bitki türü sayısı ise
290 diye bilinirken 390 olarak kayıtlara geçmiş. Adı uzun ‘Karasal ve İçsu Ekosistemleri Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme
Projesi’ sayesinde yapılan tespitler bunlar.
Daha da dikkat çekici diğer gelişme ise
bu araştırma sonucu Ankara'da, Angora
Tırfılı, Beypazarı Geveni, Türk Kayagülü, Gürsöğüt Geveni, Öldürgen, Ana
Kardikeni, Bey Sümbülü, Koca Soda ve Mermer Sığırkuyruğu gibi ‘çok tehlike’ altındaki 9 bitki türünün
koruma altına alınmasıydı. Üstü üste iyi habere alışık değil bünye, 9
tesellimiz oldu eğer çok geç kalınmadıysa.
Sökmüştük
gevenleri
Ankara-Beypazarı
yolu genişletilirken kepçelerin çatır çatır söktüğü Beypazarı Gevenleri geldi çünkü
aklımıza. Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü ve Botanik Anabilim
Dalı hocalarından Profesör Doktor Mecit Vural, “Yol kenarında bir yamaçta bulduk. Neden, bilmiyoruz, sadece orada
yoğun olarak yaşıyorlardı” demişti. Orası, tam da kepçelerin bir tane
bırakmaksızın gevenleri taradığı yamaçtı! “İnşallah
başka yerlerde yaşıyorlardır” diye içlenmişti Mecit hoca. Bakalım kalanları
nasıl koruyacağız.
‘Koruma’, tedirginlik yaratan bir kavram
bizim memlekette, hakikaten aksini anlayabiliyoruz bazen. Sadece Gölbaşı’na has
ve yokolmama savaşı veren Sevgi Çiçeği’ni nasıl koruduğumuzu hatırlatayım size.
En yoğun yetiştikleri arazinin üzerine bir at çiftliği yapıldı ve çiftliğin
atları çok şanslı, dünyanın en özgün çiçeğiyle besleniyor; bildiğiniz Sevgi Çiçeği
otluyorlar geviş getire getire. Korunmaya alınmışın hali böyle, o yüzden işte nasıl
koruyacağımızı merak ediyoruz.
Tedirgin ama ümitliyiz
Kıbrıs
köyünde, Hasanoğlan’da, Güdül’de, Kızılcahamam’da, Beypazarı’nda, Nallıhan’da,
Kalecik’te, Çubuk yaylalarında coşuyor doğa. Ancak ‘bozkır’ dediğimiz Ankara’da, tahminlerimizi bile kat be kat aşan
bitki türleri olduğunu 2015 yılında, daha yeni öğreniyoruz. Sadece Kıbrıs
köyünün 70’e yakın kendine has bitki türü vardı, belki arttı bu araştırmadan
sonra. Bu arada taş ocakları ve çevre kirliliğiyle haberimiz olmadan kaç türü
de yok ettik kimbilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder