12 Ekim 2015 Pazartesi

ANKARA HAFTASI HALA LAZIM



09.10.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi

Bozkırın esintisi sertleşiyor, başı bulutlanıyor, çiseleyerek sonbahar, geldi geliyor; Ankara’nın sevdiği havalara giriyoruz. Havanın sertini, işin zorunu seven Ankara’yı, başkent yapan havalara. Cumhuriyetin de başkentin de ekildiği Ekim ayı, yine geliyor, hoş geliyor.

Hem ekme hem biçme günleri
5 Ekim 1922’de, kurduğu devletten onu uzaklaştırmaya çalışanlara inat, Mustafa Kemal’i Hacı Bayram kütüğüne kaydetmişti Ankaralılar. Hemşehri oldular. Ertesi yıl 13 Ekim 1923’de başkent oldu şehirleri. 29 Ekim 1923’de de Cumhuriyet kuruldu. Feleğin cilvesi; hem ekim hem ektiğini biçme günlerini beraber yaşıyordu Ankara.

Ne yeni devlet ne de onun başkenti kolay kurulmamış, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ankara’ya ayak bastığı 27 Aralık 1919’dan beri, malıyla canıyla çimentosu Ankaralılar olmuştu. Her geçen gün daha görmezden gelinen ve eserinin adım adım yok edilişini izlemek zorunda bırakılan Ankaralılar. Çok uzun zamandır ilgi değil umursamazlıkla saygı değil saygısızlıkla muhatap ediliyorlardı.

Vefasızlık marifete tabi
En önemli günlerinde, devletini ve yöneticilerini yanlarında göremiyor, yasak savan törenlerdeyse figüranlıkla yetiniyorlardı. Hatta o törenler, anmalar, kutlamalar bile ayrılmış, bir araya gelinecek günde bölünüyorlardı. Ya tarihini unutmuş ya da duyarsızlaşmış yöneticiler, bir milletin kaderini değiştiren devletin ve kentin özel günlerini geçiştiriyordu.

Sönük geçen 27 Aralıklar, 13 Ekimler, 29 Ekimler hatta 23 Nisanlar, 30 Ağustoslar yaşıyoruz. Sönük sözcüğünden coşku çıkarabilir misiniz? Bu atalet, kıymet bilmezlikten sahipsizliğe kadar, pek çok duyguyu devletin de başkentin de ruhuna sindiriyor, yaşama sevincini söndürüyor koca bir milletin. Hem canıyla malından olana hem tarihimize vefasızlık, marifete tabi sayılıyor.

Başkent olduğunun farkında mı?
12 Ekim 2012’de, ‘Ankara Haftası Lazım’ demiştik köşemizde. Bazı Ankara dernekleri, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi’nin de katılımıyla 5 Ekim’le 13 Ekim arasını, ‘Ankara Haftası’ olarak kutlamayı önermişti. Geziler, şenlikler, konserler, açık oturumlar, sergiler, yarışmalar gibi geniş katılımlı etkinlikler yapılacak, Ankara, bileğinin hakkıyla aldığı başkentliği, önemine yaraşır biçimde hatırlayacaktı.

Olmadı. Beceremedik. Şimdi kendi çabasıyla hazırladığı etkinliklerle bu haftayı kendileri kutluyor Ankaralı dernekler. Yöneticilerimizse hazırlanmışa da nazlanıyor lütuf buyurup katılmak için. Yani Ankara’nın, ilgiye de Haftası’na da ihtiyacı hala sürüyor.

Bazen etrafınıza bakınca “Ankara, başkent olup olmadığının farkında mı acaba?” dedirtiyor umursamazlık. Olabilir, çok zaman geçti coşkuyla kutlamayalı, unutmuştur. Eh işte, bunun içindir anmalar da kutlamalar da; hatırlamak için. Topraktan kökler, sökülmesin diye.

Hiç yorum yok: