13 Ekim 2015 Salı

ELDİVENİN İÇİNDEKİ EL KİMİN?



13.10.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi


Bugün başkent oluşunun 92’inci yılını kutlayacaktık ama kara bir eldiven, yaşamı gölgeleyen kapkara bir bayrak sapladı Ankara’nın bağrına. O el, Kahramanmaraş, Çorum, Sivas katliamlarını, kanlı ‘77 1 Mayısı’nı bastırmak ya da gücünü hatırlatmak istercesine, 10 Ekim’de Ankara Garı önündeki meydanı kana ve cana boğdu. Deliliği kontrol edersiniz ama o elin sahibi beyin, tamamen yoldan çıkmış, cinnet geçiriyor belli ki.



Üstlenmeye cesaret edemediler

Bugün itibariyle 97 canımıza maloldu patlayan 2 bomba. Halen tedavi edilmeye çalışılan ağır yaralılarda kulağımız. Canımızı yakanlar, ellerini ovuşturuyor kayıplarımızın sayısı arttıkça. Kullandıkları eldivenler bile yaptığının farkında, henüz üstlenmeye cesaret edemedi yediği haltı. İşte bize o eldiveni gösterecekler, onunla kavga edeceğiz. 65 yıldır bu ülkeye kan kusturan o el, bizi bir kez daha dizlerimizin üzerine yıkmak için, daha şiddetli tokatlarla çıkıyor sahneye.



İstenilen gerçekleşmeyince

O el, bizi önce sözde siyasi çekişme kılıfıyla 1950-60 arasında bölerek başladı işe. 60’larda, sağcı-solcu diye yeni bir kılıf uydurdu. 1970’lerde, onları birbirine kırdırdı. Maraş, Çorum, 1 Mayıs 1977 gibi katliamlar, ayrışmayı derinleştiren suikastlarla hedefine ulaştı; 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’yle taçlandırdı başarısını. Kimse eli görmüyor, eldivenlerle çatışıyordu. Ardı ardına, eli göremeyecek kadar çok darbe alıyorduk çünkü.



1980’lerde, suikastlarla dinci-laik ayrımcılığını körükledi, 1993 Sivas Katliamı’na vardı işin sonu. O maya tutmayınca vatansever-vatansatar ayrımcılığı körüklendi ki hala o sürecin içerisindeyiz. Ancak yeni dünyayı şekillendirirken belli ki o elin acelesi var, istediği zamanında gerçekleşmeyince yeniden Türkiye’yi kan gölüne çevirmekte buldu çareyi.



Seçim bahane oldu

Yeni ve yoğun bir kargaşa ortamına ihtiyacı vardı, toplumsal hareketlerle olmayınca eski usule döndü, şiddetin boyutunu, Güneydoğu’dan başlayarak arttırmaya başladı. Seçim de bahanesi oldu işin; kutuplaştırmak için en uygun iklimlerdir seçim dönemleri. ‘80 öncesi siyasi uzlaşmazlıkların meyvesi 12 Eylül Askeri Darbesi olmuştu, sağolsun siyasilerimiz, hiç ders alınmamış gibi, yeni bir uzlaşmazlık görüntüsüyle bu değirmene su taşıyorlar.



Acele teşhis yanıltmasın

Bazıları suçluyu erken teşhis etti ama acele ettiler galiba. Eldiveni bile göremeden bastılar mührü. Durun bakalım, eldiven kimmiş onu bir görelim. Vatan millet kahramanı olayım derken çok akıllı adam tuzaklarına düştü o elin. 1970’lerde değiliz, iletişim çağında, istenirse bilginin özüne de ulaşabiliyorsunuz artık. O eldiven kimmiş, takanı da anlarız sonra. 65 yıldır iyi kötü tanıdık kendilerini. Bir milletin hasta yatağından kalkışını, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve hele ki Ankara’yı başkent yapışını, hiç affedememişlerdir.



Kanlı 1 Mayıs’ı hatırlattı

Suruç’ta patlatılan bomba isteneni yapamadı, ülkenin kalbinden yokluyorlar şimdi. Ankara Garı önünde patlayan bombalar, ‘Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör eylemi’ ‘olarak geçti tarihe. Hemen kanlı 1 Mayıs 1977 katliamını hatırlattı o günü yaşayanlara. Onların da hemen aklına, eldivenin içindeki el geldi. Bize gösterilecek eldiveni de içindeki o eli de kırmamız lazım, tavuk gibi canlarımıza kıymaya devam edeceklerse.



Bunun da çaresi, siyasetçisi vatandaşıyla yekvücut karşı durmaktır canı istediği gibi, istediği yerde ortalığı karıştıran ellere. O yüzden eldivenlere değil, içindekine bakacağız kimin eli. “Fırsattan istifade edeyim” deyip birbirimizi yiyerek, hep kendimizi kırdık çünkü.


Ankara’nın başkent oluşunun 92’inci yılını, bu düşüncelerin ışığında daha bir sorumluluk duyarak, içtenlikle kutluyoruz.

Hiç yorum yok: