24 Kasım 2010 Çarşamba

ALIÇ AĞACIYLA SOHBETE DEVAM

 23.11.2010 Milliyet-Ankara Gazetesi

Çankaya Belediyesi, Dikmen’de, bir park açtı. Adı, ‘Alıç Parkı’. Kaç Ankaralı, sevinmiştir acaba bu habere? Çok olamaz; çoğumuz bilmiyorduk çünkü Dikmen’in, adını taşıyan bir ağacı olduğunu. Olup ta kaybettiğimizi de bilmiyorduk.

Yaklaşık 45 yıl önce, hüzünle uğurlamıştık son ihtiyar alıcı. Doğayı, ülkesini, tarihi bilerek seven biri, Prof. Dr. Hikmet Birand, uğurlamıştı bizim umurumuzda değilken. Dert ortağını kaybetmişti. ‘Alıç Ağacı ile Sohbetler’ kitabında yaşattı yareni ‘Dikmen Alıcı’nı. 1997 yılında okumuştum ahbapların derin sohbetini. Milyonlarca yıllık doğa tarihi, ülke tarihiyle karışmış, adım adım özetlenip, 350 sayfaya, sığdırılmıştı topraklarımız. Su gibi akan bilgi, sevgiyle yazılmış, şefkatle okutuyordu kendini. Alıcı mı, Hikmet hocayı mı yoksa kitabı mı öveyim şaşırdım.

Çal Dağı’nın yarenleri
Hikmet hoca, taşla, çiçekle, tohumla, böcekle konuşur. Şakalaşırlar, tartışırlar, karşılıklı iltifatlar eder, sonunda, bilgiyi en anlaşılır biçimde sadeleştirip, bize aktarırlar. Ekip çalışması, muhteşemdir. Ankara’da, Çal Dağı’nın doruğundaki ihtiyar ve yalnız alıçla da böyle müthiş bir işbirliği yapmıştır. Çal Dağı’nın doruğunda otururken Dikmen sırtlarından İncesu Deresi’nde gülümseyen Ankara Çiğdemleri’ne kadar uzanmıştır bakışları. 250 bin kişiyi kıran 1874 kıtlığından, 1943’e uzanıp, açlıktan telef olan yüzbinlerce hayvanı konuşmuşlardır bir yandan. Ders almamız için çareler düşünmüşler, çarelerden kitap olmuştur.
Son demlerini yaşadığından habersiz, yüzlerce yıllık anılarını paylaşabildiği bir dost bulmasıyla kaybetmesi bir olmuş alıç dedenin. Kitabına kapak yapmak için fotoğraf çekmeye giden Hikmet hoca, yarenini bulamamış. Yalnızlığa, Ankara ayazına, kavurucu sıcağına, yıllara dayanmış ancak bir avuçluk kireç ocağının kıt aklına karşı koyamamış. Acı bir çığlık yayılmış Çal Dağı’ndan.

Yarım asırlık çığlık
Karacakaya’ya, Hüseyin Gazi’ye, Elmadağ’a çarpan çığlığın yankısı, günümüze kadar dinmemiş. İşte ‘Alıç Parkı’, bu yankının eseridir. Çığlık nihayet duyuldu. Çankaya Belediyesi, eksik Dikmen’i, tamamladı. Bir park açılmadı, Çal Dağı’nın alıcı, torunlarının kökleriyle yeniden toprağa uzandı. Ankara’da kendi köklerine…

‘Alıç Parkı’, aynı zamanda, yarım asır kesintiye uğrayan sohbeti yeniden başlattı. Üstelik yalnız değil, biz konuşmasak, arkadaş arasındalar artık. Bizim torunlarımız da onların torunlarına sahip çıkar, yalnız bırakmaz inşallah. Bir eksiği kalacaksa bu parkın o da Hikmet hocanın heykeli olacaktır; elinde not defteriyle dibine çömeldiği alıca sırtını yaslamış, bir avucunda topladığı Ankara Çiğdemi, İncesu’ya doğru bakarken. Hikmet Birand’da, alıç ağacı da, Ankara’da, bu kadirşinaslığı hak etmiyor mu sizce?

Hiç yorum yok: