13 Ekim 2013 Pazar

KUYRUK MEDENİYETİ


11.10.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Kuyruk mevsimi” diyorum sonbaharla kışa. Biraz da ilkbahardan ekleniyor, yılın yarısı bitiyor kuyruklarda. Geçmişi kuyruklardan ibaret bir millet, bilgisayar çağında da bu huyundan vazgeçmiyor. Sağolsun yöneticilerimiz, kuyruksuz bırakmıyor halkını, yoksa da icat ediyorlar bir tane.


Kuyrukperverler

Oysa eskiden ne güzeldi; birinden çıkar diğerine girerdik. Hele 1980 öncesi. Ucunda ne olduğunu bilmeden, sohbet muhabbet amaçlı kuyruk müdavimleri vardı. Fakir Türkiye’nin fakir belediyeleri, bugünkü gibi etkinlikler düzenleyemediği için  kuyruklar, kaynaşma yeri olmuştu. “Oğlum, evde oturacağıma buraya geliyorum, iki çift laf ediyoruz” diyenleri kulağıyla duymuş kuyrukperverlerdendim. Bizim milletin sabır çıtası yüksektir, zahmetle yıldıramazsınız kolay kolay. O koltuktaki siyasetçiler, yöneticiler gider, gittiğinden emin olana kadar bırakmazlar kuyruklarını.



Bir de resmi kurumlarınızın, tadına doyulmaz meşhur kuyrukları vardı. Kapıdan girişi bile kuyrukla olurdu. Ah o güzel günler!.. “Şu maliyeye gideyim de canım çekti, stopaj kuyruğuna gireyim” diyen müptela esnaf az değildi. Nerede resmi kurum, orada kuyruk. Zincirleme, kuyruklararası geçiş yapardık. Pulu başkasından, mührü başkasından, imzası başkasından, birinden diğerine, çılgınlar gibi takıldığımız kuyruklar.


Bekleyen gelişemiyor

Bu millet, bu basit işler için yıllarca, on yıllarca bekledi. Bekleyince bir yere gidemiyor tabii insan. Siz gitmeyince ülke de bir yere gidemiyor. Hala her yıl aynı sınıfta çakan öğrenci gibi, ‘gelişmekte olan ülke’ sınıfından çıkamıyoruz bir türlü. ‘Gelişmişlik’ sınıfı üst katta kalıyor, siz, altta hep.  Beklemek zorundaysanız beklemeye alışıyor, beklemesini öğreniyorsunuz. Ancak siz beklerken başka ülkeler sizi beklemiyor, uzaya falan gidiyor çok aceleleri varmış gibi. Beklesenize kardeşim, kuyruktan çıkınca beraber gidelim!


Parasıyla kuyruk

Ön ödemeli doğalgaz alışverişi, yeniden kuyrukçu yapmıştı zaten bizi. ‘Önce parayı öde, sonra hizmeti al’ sistemi, paramızla rezil olma eziyetini de bizim sırtımıza yüklemişti. Bir de kota uygulaması başlayınca mum diktik medeniyet seviyemize. Kuyrukları kaldırmak için hiçbir hamle ya da çaba göremediğimiz gibi zengininden fakirine, parasıyla hizmeti alamamak gibi yeni bir aşamaya yükseldik. Türkiye’nin başkentinde yetkililer, yarım ağız sözlerle uzun süre izledi bu durumu. Kota, iki katına çıkarıldı, kaybettiğimiz eşeği bulduğumuza sevindik.


Çelişki gören yok

Bilgisayar çağında, uzaydan gözünü görebildiğimiz adam, kuyrukta bekliyor. Kurumlar ve yöneticileri, bu durumu bir çelişki olarak algılamıyor. Dilinden düşürmedikleri ‘son teknoloji’nin yanına yakıştırabiliyorlar olan biteni. Kuyruk yaratan dünya görüşüyle daha çok yerimizde saymaya devam edeceğimiz gibi, eşeği de daha çok kaybedip buluruz yine devamı olarak bu zihniyetin.

Hiç yorum yok: