18 Ekim 2013 Cuma

VEKALETEN BAŞKENT


15.10.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Bayram günlerini, hele ilk gününü, tatsız konularla  bulandırmaktan hiç hoşlanmıyorum ancak bu kez tersimize geldi biraz. Tazeyken konuşulması gereken bir konu. İçimizi burktu. Ankara, hak etmediği bir tutumla niye karşı karşıya kalıyor  anlayamıyoruz bir türlü. Özel günlerini iyi kutlayamıyor, başkentin geleceği için biraya gelemiyor, çıkarları ve yatırımları için söz birliği edemiyor, başkent olmanın ayrıcalığını yaşayamıyor. Başkent değil de başkentliğe vekalet ediyor sanki; herkes emanet duruyor, kararlı, sağlam bir şehir izlenimi veremiyor Ankara. Oysa o kararlı ve sağlam duruş Ankara’yı başkent yapmıştı.



Ayarı yine tutturamadık


5 Ekim’de onu Meclis’e bile sokmak istemeyen bir yasa önerisi nedeniyle Mustafa Kemal, Ankaralılar’la hemşeri olmuştu. Bu yüzden her yıl 5 Ekim’de, etkinlikler düzenlemeye başlıyor Ankaralılar. Resmi düzeyde yok denecek kadar zayıf geçen hafta, 13 Ekim’de, Ankara’nın başkent olduğu günle sonlanıyor. Bu resmi bir haftaya dönüştürülemedi ama başkente sahip çıkanlar, şehrin değişik yerlerinde gücünün yettiği kadar bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu yılda öyle oldu ancak yine ayarı tutturamadık, yine biraraya gelme fırsatını değerlendiremedik. İyiye giden, iyiden kötüye giden şeyler oldu yine.



İki önemli toplantıya ilgisizdik



1.Büyük Ankara Kurultayı yapıldı ilk kez. Uzmanları Ankara’yı ve geleceğini masaya yatırdı. Çok önemli bir kurultaydı. Aynı günlerde Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde, kapsamlı bir Ankara sempozyumu yapıldı. Bunlar, başkentin varolan durumunu anlamak ve geleceğini görmek için önemli toplantılardı. Aslında her yıl yapılmalı ve her yıl kendini yeniden gözden geçirmeli Ankara. Ne oldu? Ankara basını dahil, kente yön verecek yöneticiler, odalar, kurumlar, siyasiler, elinden geldiğince ilgisiz kaldı. İstisnalar vardı ancak kaideyi etkileyecek çoğunluğu sağlayamadık.



Törende yoklardı



Ankara’nın başkent olduğu 13 Ekim günüyse ilgisizlik tavana vurdu. Anıtkabir’deki ve Ulus’taki törenler eski sönük günlerine döndü. Valilik ve Büyükşehir Belediyesi’nin vekaleten temsil edildiği törenlere, bir tane belediye başkanı tek bir siyasi parti temsilcisi, bir tane Ankara milletvekili katılmadı. Ulus’taki tören programında konuşma yapılacağı görünüyordu, resmi ağızlardan kimse bir çift “Ankara” sözü edemedi. Yaklaşık 3 yıldır bu törenleri yeniden canlandıran Ankara Valisi’ne sorduk, çok geçerli mazeretiyle katılamayış nedenini öğrendik, üzüntüsünü paylaştı.



90 yıldır ilk kez oldu



Bütün bu olup bitenin üzerine mum diker gibi bir de olay yaşandı. Seymenler, her yıl Ankara Kalesi’ne çıkıyor ve zirvedeki Türk bayrağını göndere çekiyor. 90 yıldır ilk kez bayrağı çekemediler. 90 yıldır bir kez bile sektirmeden yerine getirdikleri tören, bu yıl yapılamadı. Gittiklerinde, bayrak direğinin olduğu zirvenin giriş kapısını, iki tane asma kilidin süslediğini gördüler. Yetkilileri aradı, yayıldı Kale’de görevliyi sordular, o kilidi açtıracak adamı bulamadılar. Kötü başladı, kötü bitti 13 Ekim. Ankara’nın başkent olduğu gün. Devletin merkezi, seçimlere doğru kapılarımızı çalmaya başlayacak siyasilerin yaşadığı şehir. İşte bu kadar ilgisiz kalınan başkente, “Vekaleten başkent” denir ancak.



Ankara’ya, hak ettiği saygının yeniden gösterileceği günleri bekliyor, Kurban Bayramınız’ı en içten dileklerimle kutluyorum.

Hiç yorum yok: