22 Ekim 2010 Cuma

DURAKLAMALI

19.10.2010 Milliyet-Ankara Gazetesi

Gazetelerimi alıyor, Batıkent Kardelen’de, sitemizin önündeki durağa geliyorum. Hava kapalı, yağdı yağacak. Şöyle başlıklara bakıyorum: “Ankara’nın köyleri, Cumhuriyet’in kurulduğu günden bu yana ilk defa sıcak asfaltla tanışacak” diyor. Onlarca yıl sonra!.. Seviniyorum. “Mobilyacılar esnafı için, Siteler’de, dev mi dev bir teşhir salonu” diyor. Siteler, tekrar canlanacak diye seviniyorum. Ayaş’a, Yeşil Yol önerisi, Sincan’dan, merkeze büyük bulvar projesi, dünyanın gurmeleri Ankara’da buluşmuş, Harley Devidson’cular gelmiş, Uluslararası Enerji Kongresi, Ankara’da toplanmaya hazırlanıyormuş… Ankara’ya, katkısı olacak her okuduğum, duyduğum şeye seviniyorum ben.

Yağmur, atıştırmaya başlıyor ancak şansıma, başlamasıyla köşeden otobüsün görünmesi bir oluyor. Gazetelerim, biraz ıslanıyor. Bindikten 15 saniye sonra, sileceklerle yarışan bir sağanak iniyor. Şansıma gülümsüyorum.

Gerilmiş Yay Gibi
I.Ankara Turizm ve Tanıtma Konseyi toplanıyor, her birine mührümü basacağım kararlar alıyor, seviniyorum. Bitmez tükenmez projeler okuyor, duyuyor, dinliyorum. “Ankara, ataletini atıyor, uyanıyor, gerilmiş bir yay gibi, birikmiş enerjisini artık hızla yönlendirme gereği duyuyor” diyor, seviniyorum.

Başkent, lider oluyormuş; otomotivde, ilk kez üretilen elektrikli araçları Ankara alacakmış. İlk adımda, 100 tane alınması karara bağlanmış. “Budur işte, Yeşil Ankara!..” diyorum. Otomobil galerileri, Gölbaşın’da, çok geniş bir alana taşınacakmış, “bir düzenleme var mutlaka, Ankara’ya hayırlı olsun” diyor, ilgili görüşleri bekliyorum. ‘Disneyland’ namlı dünya ünlüsü eğlencenin, eli kulağındaymış.

Projelerden proje hem de megasından megasını beğeniyorum. “Değil Türkiye’yi, fırsat verilse Dünya’yı idare edecek Ankara!” diye kıpır kıpır kıpırdanıyorum. Sayamadığımız, unuttuğumuz projeler, yazmakla sığmaz. Büyük düşünen Ankara’yla övünüyorum.

Islak Islak Anımsatıyorum
Metrodan, Kızılay Meydanı’na çıkıp, gazeteye gitmek için, Aşağı Ayrancı otobüs durağında, bekliyorum. Birkaç dakika içinde, Batıkent’te, saniyelerle kaçmayı başardığım sağanak yağmur, pis pis sırıtarak geliyor ve ooohhhhh tepemizden aşağı boşalıyor. Üç şemsiyeli dışında, cümleten, afiyetle ıslanıyoruz. Mega projeler için gözlerimde beliren yaşlar, yağmura karışıyor!

Olmayan otobüs duraklarıyla ilgili yazımın birini de 40 derecelik sıcaklarda yazmıştım(*). “O duraklara, çok ihtiyaç var” demek istemiştim ancak her mevsim bir ‘durak’ yazısı yazmayı planlamamıştım.

Mega projeleri olup, otobüs durağı olmayan Ankara’ya, bir kez daha anımsatıyorum: Sıcakta kavrularak ya da yağmurda, karda, sucuk gibi ıslanarak ‘mega projeler’ini ziyaret etmeyi düşünemiyorum!


(*) http://aliinandim.blogspot.com/2010/06/yer-yer-durakli-ankara_22.html

Hiç yorum yok: