5 Ekim 2010 Salı

NASIL BİR GENÇLİK YETİŞTİRİYORUZ?

02.10.2010 Milliyet-Ankara Eki

Ankara’da, rahatsızlık verecek seviyede görmeye başladım. Ancak Ankara’ya has bir sorun değil, yayılıyor ülke çapında. Aileden başlayıp, okulda devam eden eğitimin bir parçasıydı eskiden. Şimdi, maalesef, büyüklerin teşvik edişini görüyorum bu saygısızlığı.

Metroda, otobüslerde ve minibüslerde, büyükleri ayakta durmak zorunda kalırken gözlerinin içine baka baka oturan genç bir neslin yetişmesine şahitlik ediyoruz. 60-70 yaşındaki büyüklerinin ayakta kalmasından rahatsızlık duymayan bir nesil. Çocuğunu yanına oturtup, büyüğünün ayakta kalmasına kayıtsız kalabilen anne-babalar türemiş. Kaba ve çirkin, duyulmayası ağız dalaşlarına şahit oldum. Ne gözlerime ne kulaklarıma inanabildim.

Ne zaman ve ne çabuk türedi bu nesil? Ne zaman ve nerede hata yaptık acaba?

Ben eğer görebildiysem bu neslin ailesi ve öğretmenleri de mutlaka görmüştür; büyüğe saygıyı. Evine misafir gelse evin genci kalkar büyüğüne yer verir. Metroda, otobüste ya da minibüsteki saygısızlığın ayrıcalığı nereden kaynaklanıyor, çözmemiz gerek. Özellikle bizim gibi köklü gelenekleri olan bir ülkede, toplumsal bozulmanın ciddi bir göstergesiyle karşı karşıya olduğumuzu anlamalıyız.

Yersiz Atiklik
Metroya biniyoruz; atik gençler, sıçrayıp, oturuveriyorlar. Anten gibi kulaklığı takıp, boşluğa bakarak ya müzik dinliyor ya da test çözüyorlar yol boyunca. Gören de sanır ki çocuk hayatının testini çözüyor, ineceği durakta kaderi belli olacak. Müzik dinlemeyip, test çözmeksizin, bizon gibi mat bakışlarla ayakta duran büyüklerinden rahatsız olmayan genişler de var. Otobüse binip, bırakın yer vermeyi, gözünüzün içine bakarak kikirdeşen, kendi görüntüsünden  haberi olmayan pırıl pırıl çocuklarımızla muhatap oluyorsunuz. Minibüste, taksi sanki, görmüyorlar bile.

Evimden başlayarak okulumda hocalarımın desteklediği, büyüklerimize saygılı olacağımız konulardan kaçamazdık. Nereye gitsek dikkat edeceğimiz konular belliydi. Kim ve neresi olursa olsun, uyarılacağımız konular ortaktı. Dolayısıyla bu uyarılara dikkat etmek, su içmek kadar doğal reflekslerimiz haline gelirdi.

Saksı mı düştü bu milletin başına; büyüklere saygıyı, çocuklarına öğretemeyecek hale geldi? Saygısızlığı, anne-babaların kanıksayacağı ve teşvik edeceği devrim ne zaman gerçekleşti? Çocuklarımızı, a, b, c, d, e olarak sunulan test seçeneklerine boğup, gerçek yaşamdan ne zaman kopardık? Bu seçenekleri doğru işaretleseler bile sokakta, hiçbir geçerliliği olmadığını anlatmayı niçin beceremedik?

Gencin Çirkin Resmi
60 yaşında birinin karşısında oturan bir genç, yanlış bir resim. Bu çirkinliğe dayanabiliyor musunuz? Ayakta, dinamik olması gereken gençliktir; ne yaptık ta oturttuk biz bunları? Yaşı itibariyle yorgun olan insanlardan daha yorgun bir gençliği, ne zaman ve niye yarattık? Ne bekliyoruz bu gençlikten de olursa saygısızlıklarını hoşgöreceğiz?

Olacağı şudur; büyüğüne saygısı olmayan, kendisine de saygı duyulmayan, özgüveni bu saygısızlık zinciri içinde anlam taşımayan bir gelecek. Mayası çürük; dem tutmaz, helva olmaz bu malzemeden.

Test seçeneklerini yanlış işaretlese de içimize sinen çocuklar, geleceğimizi belirleyecektir. O çocuklar, bir metro, otobüs ya da minibüs koltuğundan başka koltukları hak edecek, etmelidir!

Hiç yorum yok: