8 Ocak 2014 Çarşamba

TOKAT GİBİ RAPOR


07.01.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi



Sayıştay’ın ‘Atatürk Orman Çiftliği 2012 Raporu’, Çiftliğin sahipsizliğini, çaresizliğini, istismarını tescil raporu adeta. İşletme ve hukuk dersi gibi. 2003 yılında Devlet Denetleme Kurulu’nun da saptadığı pek çok sorunun, aynen devam ettiği anlaşılıyor. Ah Çiftliğim, öksüzüm!



Raporun daha başlarında “Atatürk’ün bağış mektubunda arazinin yeşillendirilerek korunması ve geliştirilmesi temel amaç olmasına rağmen, zaman içinde çok değerlenen boş arazilere yönelik talepler ve tecavüzlerin artmasına engel olunamamıştır” denerek özetlenmiş aslında her şey.



1950’den sonra korunamamış

Rapor, 1950 yılında çıkarılan 5659 sayılı Kanunla Atatürk Orman Çiftliği(AOÇ) arazilerinin korunması amaçlanmasına karşın, özellikle 1950-1960 yılları arasında çıkartılan özel kanunlarla 14.541 dönüm arazinin daha kamu ve özel kuruluşlara satıldığını, sakıncaları gidermek amacıyla birçok kez hazırlanan kanun tasarı ve taslaklarının kanunlaşamadığını söylemiş.



Çiftliğin, 1992’de, 2436 sayılı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Kararı’yla Doğal ve Tarihi Sit Alanı, 1993’de 3097 sayılı Kurul Kararı’yla sınırlarının belirlendiği, 1998’de de 5742 sayılı karar ile Birinci Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı ilan edildiği belirtilmiş. Ancak 1937’de 55 bin 500 dönümlük Çiftlik arazisi, bugün 33 bin dönüme gerilemiş.



Hukuku çiğnemeye devam!

Kaybedilen arazi 22 bin 500 dönüm. Özellikle son 30 yılda bu arazinin çoğunda Atatürk’ün bağış koşulları yerine getirilmiyor. Üstelik TOKİleme suretiyle hem başkalarına satılıyor hem amaç dışı kullanımla hızla betonlaştırılıyor. Hukuk çiğneniyor yani.



Rapor, “AOÇ Müdürlüğü’nün sorunlarının başında; kiracıların kiraladığı açık ve kapalı alanları sürekli genişletme eğilimleri ve Müdürlük aleyhine haksız kazanç sağlama girişimleri gelmektedir” dedikten sonra arazi tecavüzü, tahliye ve kira alacağı sorunlarının üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğini vurgulayarak Birinci Derece Doğal ve Tarihi SİT Alanı ilan edilen bu arazilerde, “..önceden süregelen bağ ve bahçe çalışmalarının dışında yeni bir faaliyetin yapılması mümkün görülmemektedir” saptamasını yapmış. Hukuku çiğnemeye devam!



İmar planları bağışa aykırı

Ayrıca kabulünden sonra Çiftliği tanınmaz hale getiren kanuna da değinilmiş: “08.07.2006 tarihli resmi gazetede yayımlanan 5524 sayılı kanun ile 5659 sayılı kanuna ilave edilen ek madde ile; AOÇ dahilinde bulunan arazilerle ilgili olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın uygun görüşü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi öncelikle üst ölçekli plan ve koruma amaçlı imar planı ve bunlara uygun her türlü imar planlarını yapmaya yetkili kılınmıştır” dedikten sonra yapılan imar planlarına ve bunlara açılan davalara değinen rapor, “Yapılan imar planlarının, alt ölçekli planların veya mahkeme kararına göre hazırlanabilecek alternatif imar planlarının, AOÇ Kuruluş Kanunu’na, içerdiği tarihi, kültürel ve doğal özelliklerine ayrıca bağış mektubu esaslarına uygun olmasının sağlanması faydalı olacaktır” uyarısını yapmış.



Kanun, teşkilat, personel yetersiz

Raporda, kuruluş kanunu 1950 yılında, personelinin görev ve yetkileri 1953 yılında düzenlenen Çiftliğin, öngörülen teşkilat yapısının, bugünkü ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı, arazi ile arsaların envanter çalışmaları ile kiralama ve imar uygulamalarından kaynaklanan sorunların takibinin gerektiği gibi yapılamadığı tespit edilmiş, “.. Kanun ve Yönetmelikler’in yeniden düzenlenmesi, AOÇ Müdürlüğü’nün görevlerinin ve faaliyet konularının yeniden belirlenmesi, teşkilat yapısının ve kadrolarının da buna göre oluşturulması gerekmektedir” diye öneride bulunulmuş.



Önemli bir başlık daha:

AOÇ Müdürlüğü Alım-Satım-Kiralama ve Kiraya Verme İhale Yönetmeliği’nin kendi içinde birtakım çelişkileri ve temel satın alma prensiplerine uygun olmayan yönleri bulunduğu, bu eksiklikleri gidermek için çalışma yapıldığı gözlenmiş.



Birkaç öneri daha

Ayrıca;

Tohum ıslah istasyonunun kurulması için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na aktarılan ve daha sonra Türkiye Zirai Donatım Kurumuna devredilen, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla Devlet Personel Başkanlığı, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü ve Sakarya Vilayeti Özel İdare Müdürlüğü kullanımına verilen arazilerin, atıl durumda olduğu ya da amaç dışı kullanıldığı tespit edilmiş.

Ankara Bira Fabrikası’nın kurulması için TEKEL Genel Müdürlüğü’ne devredilen, özelleştirilince kapatılan ve halen Gayrimenkul Anonim Şirketi mülkiyetinde bulunan arazi ve tesislerin geri alınması,


Geçmiş yıllardaki faaliyetlerde oluşan kârların, Atatürk’ün bağış mektubu ve Ankara halkının ihtiyaçları çerçevesinde yatırıma dönüştürülebilmesi için proje üretilmesi ve üretilen projelerin gerekli ödenek ve izinleri alınarak hayata geçirilmesi,


Su Üretimine Ait İsim ve Marka Kullanımı Karşılığı Kar Payı Ortaklığı İhalesi’ni alan yüklenicinin, yükümlülüklerini yerine getirmediği, idareye vereceği kar payının doğru belirlenmesi ve zincir marketler ile diğer alıcılardan alacakların arttığı, etkin bir alacak takip ve tahsilat sisteminin kurulması,


Kira bedeli dava konusu olmuş olan AŞTİ’nin, gerekli muhasebe kayıtlarının yapılması ile 1 Temmuz 2012 tarihinden öncesine ilişkin 6 trilyon 436 bin liralık kira alacağı ve bu tarihten sonrası için hesaplanacak kira farkının takip edilmesi ve tahsilinin gerçekleştirilmesi önerilmiş.


Atladığımız maddeleri de ekleyince, Çiftliğin hali duman yani.

1 yorum:

Abidinpaşa dedi ki...

ankaramızda onlarca sivil toplum kuruluşu ve 15 e yakın Üniversite var Yüzlerce prof ve Öğretim üyeleri bu kadarmı tepkisizsiniz yazıklar olsun teşekkürler sayın Ali inandım. Atanın Mirası sözde korunmaz.