08.03.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
“Ne var korkulacak” ve “Evvel Allah onu da başarırız” en meşhur
lafları. Okuma yazma bilmeden köylü ilk kadın milletvekili olan Kazanlı Satı
Kadın, özümüzdeki kadını simgeleyen bayraklardan biri. O bayrakları dalgalandıracağımıza,
başıyla dizindeki örtüsüne düştük kadının.
Satı Kadın Meclis kürsüsünde |
Başındaki örtüye, dizindeki eteğe indirgendi kadın. İki kumaşı çekiştiriyor, toplumu en hassas yerinden yırtmaya, parçalamaya uğraşıyoruz. Başarıyoruz da... Kadın aşağılanması, tacizleri ve cinayetleri, artarak devam ediyor, gündemin başlarına oturdu. Kadınlı erkekli basitleştiriyor, iradenin doğal ortağı, elmanın öbür yarısı olmaktan çıkarıyoruz kadını. Medeniyet ibremiz, düşüş gösteriyor.
Böyle değil bizim kadınımız
Oysa öyle bir geçmişimiz
yok. Resmen sahip olmadığımız yeni bir kültür ve ruhhali üretiyoruz. Hiç de
bize ait olmayan yapay fikirlerle günden güne birliğimizi, kültürümüzü ve
geleneğimizi imha ediyoruz.
Yeniden üretiyoruz çünkü bizim kadınımız, beyin, hanın, sultanın, idarede eşit ortağıdır. Erkek bertaraf edilirse iktidar olur. Ordu başsızsa silah kuşanır komutan, bağımsızlık mücadelesinde çete lideri, sahipsiz köye muhtar, akıl isteyene önder olur. Hayatın da iradenin de tam ortasındadır bizim kadınımız.
Yeniden üretiyoruz çünkü bizim kadınımız, beyin, hanın, sultanın, idarede eşit ortağıdır. Erkek bertaraf edilirse iktidar olur. Ordu başsızsa silah kuşanır komutan, bağımsızlık mücadelesinde çete lideri, sahipsiz köye muhtar, akıl isteyene önder olur. Hayatın da iradenin de tam ortasındadır bizim kadınımız.
İktidarın
ve siyasetin başköşesinde, Boarık Hatunlar, Meracil
Hatunlar, Dilşad Hatunlar, Altuncanlar, Ipar Hanlar,
Büyükeler, Süyüm Bigeler, Emine Banular, Tomrisler, Nilüferler, Melekler,
sadece birkaçıdır 1500
yıl öncesinden bu yana.
Kurtuluş Savaşı’nın Halide Edipleri, Nakiye Elgünleri, Erzurumlu Kara
Fatmaları, Tayyar Rahmiyeleri, Onbaşı Nezahatleri, Nene Hatunları, Ayşe
Aliyeleri, Senem Ayşeleri, Halime çavuşları, Safiye Ünlüleri, ana kız Soyyanmazları,
Gördesli Makbule hanımları, Satı Kadınları gibi tam savaşın ortasında mücadele
vermiş, hakkını yediğimiz daha nice analarımız, ninelerimiz var.
Her ne kadar taşrada
özünü kaybetmemiş olsa da Cumhuriyet’ten sonra tekrar erkeğin yanında ve
sokaktaki yerini almaya başlayan kadınla yüzyıllarca sürecek devrimleri, 10
yıla sığdıran yeni bir devlet kurduk. İşte Satı Kadın, o dönemin Ankara’daki
simgelerinden biridir.
Kazan köyü |
Satı Ağa oluyor
O zaman Kazan,
Halkavun nahiyesine bağlı 5-10 haneli bir köy. 1890 yılında Kara Mehmet’le
Emine’nin kızı Hatı, yani Satı doğuyor. Okuma yazma öğrenemeden büyüyor,
evleniyor, Sakarya Savaşı gazisi eşiyle geçinip, gidiyor. Kurtuluş Savaş’ında
da boş durmuyor, yokluk yıllarında askerin karnını doyurmak için çırpınıyor.
Derken Muhtar babası
Kara Mehmet, vefat etmeden önce bir gün, bir bıçak verip, toprakları ona emanet
ediyor. Meğer daha babası hayattayken topraklarına çökmeye başlamış Kara Yusuf
gibi bazı ağalar. Yeri geldiğinde hukuk, yeri geldiğinde kaba kuvveti
esirgemeden topraklarını geri alıyor Satı Kadın. Böylece köyün ‘Satı Ağa’sı olurken kucağında 6 çocukla
muhtarlığı da üstleniyor. Devleti oluyor Kazan’ın. Sonra o bazı ağalar, başka
hiçbir tarlaya göz dikmeye cesaret edemiyor çünkü.
Atatürk’le karşılaşıyor
Eşinin tabiriyle ‘kafası ayık, bilgiç’ti. Her işe “Ne var korkulacak” diye başlar, görevden
kaçmaz, “Evvel Allah onu da başarırız”
diye dosdoğru devam ederdi. Ankara Valisi Nevzat Tandoğan “Seni mebus namzedi yapacağız” dediğinde de hiç tereddüt etmeden
aynen böyle yanıtlamıştı. Aklının yattığı işte dosdoğru...
Mebus namzetliğinin
öncesi var tabii. Bir gün Atatürk’ün Kızılcahamam’a geçeceğini duyup, atına
atladığı gibi Halkavun’a gidiyor Satı Ağa. Kendi ifadesiyle o buluşma anları:
“Ahali toplandık, Ata’nın gelmesine
durakladık. Durakladıktan sonra kamyonlar
geldi, Atatürk geldi. Geldikten sonra elini öptüm. Ata’nın yanında kalakaldım.
O bana baktı, ben O’na baktım. Bir de şöyle döndüm baktım köylüler ayran
yapmışlar ama vermeye cesaret edememişler. Ben koştum, hazırlanmış bardağı
alıp, Atam’a verdim. Ayranı içtikten sonra Atam, bir bana baktı bir de döndü
Müdür beye(Bucak Müdürü) baktı. Müdür bey benim için Ata’ya, ‘Kazan Köyü’nün
Muhtarıdır’ dedi. Atam bana sordu:
- Muhtar mısın?
- Muhtarım Atam.
- Hoşnut musun?
- Hoşnudum Atam.
- Adın ne?
- Bana Kara Mehmet
kızı Satı derler Atam.
Bunun üzerine
otomobili yürüttüler. Eline vardım ancak bir toka yapabildik.”
Devamını, o gün Atatürk’ün yanında bulunan Afet İnan getiriyor:
Devamını, o gün Atatürk’ün yanında bulunan Afet İnan getiriyor:
“Ayranı içtik, kendisinden köyü hakkında
bilgi edinerek, yola devam ediyoruz. Atatürk, ‘İşte mebus olacak kadın’ dedi..
bu köylü kadının ismini ve köyünü kaydetmemi istedi.”
“Evvel Allah onu da başarırız”
5 Aralık 1934,
öğleden sonra saat 4’ü geçmiş, kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkı teklif
ediliyor Meclis’te. Başbakan İsmet İnönü kürsüde, “Arkadaşlar, Türk kadınının hakkı, olduğu yerden ayrılıp bir süs gibi,
memleket işine karıştırılmaz bir varlık gibi bir köşeye konması Türk
ananesi değildir” diye başlıyor
konuşmasına. Bir kez de o hatırlatıyor ananeyi. O gün teklif, kabul ediliyor.
Satı Kadın'ın Kazan'daki evi |
1934’ün bir Cuma
günü siyah bir araba, artık 30 hane olmuş Kazan köyüne giriyor. Büyük hadise!..
Satı Ağa’yı arıyorlar. Soruyor, buluyor, “Vali
Nevzat bey seni istiyor, Ankara’ya gideceğiz” diyorlar. Hiçbir şey
sormadan, ikiletmeden ”Eh, gidelim
bakalım” diyor Satı Ağa.
Ankara’ya
geldiklerinde Nevzat Tandoğan mebusluk teklifini iletiyor, hiç şaşırmayan Satı
Kadın’dan, meşhur “Evvel Allah onu da
başarırız” sözlerini duymuş oluyor o gün. Yaklaşık 1 yıl sonra 8 Şubat
1935’de seçimler yapılıyor. 17 kadınla beraber Cumhuriyet’in ilk kadın
milletvekilleri arasında Satı Kadın, aynı zamanda ilk köylü kadın milletvekili
olarak Meclis’e giriyor. Ankara’dan seçilen diğer kadın vekilse Fakihe Öymen.
“Burnu büyüdü demesinler”
Okuma yazmadan
önce 10 yaşındaki Hasan Erol’la, Meclis’te okuyacağı yemini çalışıyor Satı Ağa.
Yeminden sonrasını anlatıyor: “Ankara’nın kenarında (önce Hamamönü’de,
sonra Samanpazarı’nda oturur)iki katlı
bir ev tuttum. Mahsus apartman tutmadım ki köylülerim, ‘Bizim Satı Ankara’ya
varınca bizleri unuttu, burnu büyüdü’ demesinler. Benim hiç boş vaktim yoktur,
her gün her saat köyümden beni görmeye gelirler. Kiminin gözleri ağrır, kimi ciğerlerini
gösterir. Hepsini alır hastane hastane dolaştırırım, dertlerine deva ararım.
Kapım, akşama kadar herkese açıktır. Meclis’e vardığımda, Ziraat Encümeni’nde
çalışırım, çok işimiz var.”
1938 yılında Halkevi’nde (şimdiki Resim Heykel Müzesi) verilen bir müsamereye
köylülerin alınmadığını görüyor. Nedenini sorunca görevli, “Efendim bugün milletvekillerinin günü”
diyor. Satı Kadın, “Bunlar milletin
vekilleri değil, asıllarıdır” diyerek köylülere yol gösteriyor.
“İlk müdafaa
edeceğim..”
Ve bir gazeteye verdiği söyleşisinden ibretlik sözleri:
- Meclis’te kadın
milletvekillerinden en fazla hangisi ile arkadaşsın?
- Benim için hepsi de
birdir, bayanlar da baylar da. Hepsinden hoşnutuz.
- Meclis’te en fazla
hangi mevzu hoşunuza gidiyor?
- Hepsine zihnim
açıktır. Memleket için olduktan sonra her mevzudan zevk alıyorum.
- Mecliste hiç söz
söyledin mi?
- Kadınlardan
şimdilik hiç söz söyleyenimiz yok, bir yıl sonra ben de düşündüklerimi
dökeceğim.
- İlk müdafaa edeceğiniz şey nedir?
- İlk müdafaa edeceğiniz şey nedir?
- Bence boşanmak
olmamalıdır. Kadın, efendisi güzelken zenginken geçiniyor da sonra bırakıp
kaçıyor. Erkek de çok defa aynı şeyi yapıyor, çocuklar ortada sefil oluyorlar.
Bunları köy illerinde görüyorum da yüreğim sızlıyor. Bunu Meclis’te müdafaa
edeceğim.
Bizim gerçek
kadınlarımız
Satı anayı, yani Hatı Çırpan’ı, 19 Mart 1956’da kaybettik. Adı, Kazan’ın
her yanında yaşıyor. Geçtiğimiz yıl 8
Mart 2014 tarihinde Kazan Belediyesi, Ulu Cami yanındaki mezarını anıt mezar olarak düzenledi
ve evini, Satı Kadın Müzesi olarak
ziyaretçilere açtı. Gönüllerdeki kadar gözümüzde de hak ettiği yeri bulmuş
oldu. Darısı diğer Satı analarımızın, ninelerimizin başına olsun.
Kadınlar, Satı Kadın'ın yenilenen mezarı başında dua ediyor |
İnsanlığın, okuma yazmayla ölçülemeyeceğine en güzel örneklerden biridir Satı
Kadın. Hayattaki yerini korumuş, kafası da ayıktır. Bazı şeyleri, okumadan da
bilmeli ve yapmalı insan. Satılar’a kalsaydı, ‘Kadınlar Günü’ kutlamak aklın
ucuna bile değmezdi. Elma, diğer yarısıyla bütün. Başörtüsü, eteği çekiştirilecek
duruma düşürülenler değil, Satı Kadınlar’dır bizim gerçek kadınlarımız.
Satı kadınları olmayanların, Dünya
Kadınlar Günü’nü kutluyoruz!
Satı Kadın Müze Evi'nin açılışı |
1 yorum:
Dünyada seçme seçilme hakkı olmadan Ülkemizde Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı veren Atamızı Tüm Türk Kadınları nezdinde Rahmetle Anıyorum.Türk Kadınlarının Tarih Boyunca vatanı bayrağı ve ailesi için mücadelesi Unutulamaz sayın Ali İnandımın Ankaramızın Müstesna Kadın vekili Satı Kadın Makalesi ve onun Hayatı Tüm Kadınlarımıza Örnek Olmalıdır.Ülkemizde Her Konuda kadınlarımıza Fırsat eşitliği verilmeli.Her Kuruluşta Haklı olarak yerini Alabilmeli ve Meclisimizdede Kadınlara eşitlik sağlanmalıdır sevgi ve saygılarımla Tüm kadınlarımıza Esenlikler dilerim.
Yorum Gönder