10.03.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
İnşaatçı
gibi mevsimimiz geldi. Baharın başlangıcıyla belediyeler, müteahhitler altyapı,
inşaat çalışmalarına başlıyor ya, biz de proje müdürü gibi Kale’nin defterini
açıyoruz her yıl. Bitmeyen altyapı çalışmaları 5’inci yılına girdi, üstündeki eksikler,
onlarca yıldır eksikliğinden fazla bir şey kaybetmedi. Çünkü idarecileri ve
ileri gelenleri, geçmişi olmadan geleceği yakalamaya çalışıyor başkentte.
Artvin 4 katımız
Yamalı
bohça gibi şehir, kişiliği tarif edilemiyor. Herkes, filin kendi tuttuğu
tarafıyla tanımlamaya devam ediyor kenti ve sorunlarını. Bütünlük yok. Ne
şehirciliğinde ne ekonomisinde ne de tarihinde. Önceki Ankara Valisi Alaaddin
Yüksel çok uğraştı ama olmayan turizmi hala yok Ankara’nın. Antalya’dan
edindiği tecrübeye dayanarak konuyu gündeme taşıdı, ilgili kurumlar ve
kişilerle toplantılar yaptı ancak keyfini
bozan olmadı. Yerlisiyle yabancısıyla 500 binin az üstü az altı turisti
aşamıyor Ankara.
Geçtiğimiz
yıl Türkiye’ye,36 milyon 900 bin civarında turist gelmiş. İstanbul’a 11 milyon
900 bin, Antalya’ya 11 buçuk milyon turist gelirken sıkı durun, Artvin, 1
milyon 900 bin civarında turist ağırlamış geçtiğimiz yıl. Aynı dönemde Paris’i
48 milyon, Londra’yı 39 milyon, New York’u, 44 milyonu yerli 12 milyonu yabancı
olmak üzere 56 milyon turist ziyaret etmiş.
Ankara’nın
yıllık 550-650 bin civarında ziyaretçisi görünüyor ama bunun ne kadarı başkentten
aktarma yapan yolcular onu bilemiyoruz. Önemli bir rakam olduğu söyleniyor. Öyleyken
bile Artvin’in 4’te 1’ini geçemiyoruz.
Pazarlayamadığımız hazineler
Devasa
bir kaya kütlesi üzerine oturan en az 2 bin 500 yaşındaki Kalesi ve içindeki
yaşamına, eteklerinde Hamamönü ve Hacı Bayram’a, Polatlı’da Midas’ın Gordion’una,
Kızılcahamam’daki milyonlarca yıllık fosil ormanları ve jeoparka, Kalecik’e, Sakarya
ve Kurtuluş Savaşı’nın cephelerine, Anıtkabir’ine, başta Anadolu Medeniyetleri
Müzesi olmak üzere 47 civarındaki müzesine ziyaretçi çekemiyoruz. Paris’te
sadece Luvr(Louvre) Müzesi’ni 7 milyon turistin ziyaret ettiğini öğrenince bir
kez daha kurulmasından vazgeçilen Medeniyetler Müzesi’ne yanıyoruz. Beypazarı
kendi başının çaresine bakıyordu ancak o da doygunluk noktasına geldi, yeni
açılımlara ihtiyaç duyuyor.
Kongre ve sağlık turizmi
Şimdi
de sanki her şeyimiz tamam, dar bir pencereden baktığımız kongre ve sağlık
turizmine bel bağladık. Aç tavuk kendini darı ambarında sanır, hayal kuruyoruz.
Kongre turizmi olsun, sağlık turizmi olsun o kadar, gerisi yok. Gelen insanlar
nasıl zaman geçirecek, nereyi gezecek, nerede ne yiyecek kısmıyla ilgili hiçbir
hazırlık yok. Ankara Kalesi’niyse özellikle turizmcilerin hiç kaale alası yok.
Oysa dünyanın neresinde olsa her yabancının ilk ziyaret etmek isteyeceği yer,
en eski kısmıdır şehrin.
Ne planlanıyor ne oluyor
Kale’de
Ne
idarecisi ne turizmcisi ilgilenmediği için onlarca yıldır tek bir ulaşım aracı
yoktur Kale’ye çıkan. 5’inci yıla giren altyapı çalışmaları, ilgisizliğin en
temel göstergesidir. İç Kale Kapısı’na kadar geldi, durdu çalışma. Elektrik
kesintileri ve su boruları patlamaya devam ediyor. “Aydınlatma” diyorduk,
yananlar da söndü, zifiri karanlık sokaklarına, kendi sakinleri bile girmeye
korkar oldu tarihi bölgenin. Yerel yemeklerin yapıldığı tek bir lokanta yok. Park
yeri de yok. Hafta sonu daha beter oluyor, turist otobüslerinin saatlerce
giremediği günler oluyor meydana. Can Sokak ve meydana park etmek derhal
yasaklanmalı. Bir de son zamanlarda, hemen Kale Kapısı’ndan girince oradaki avluya
park edilmeye başlandı. Biz ne diyoruz, neler oluyor Kale’de.
Yani
4 yıl önce hazırlanan Kale Eylem Planı’nda her şey tespit edilmişti,
uygulayacaktık sadece. Hiç biri uygulanamayacak şeyler değildiki, sanki
kayasıyla kaldırıp, Hıdırlıktepe’ye koyun diyor plan. Basit rötuşlar ve
uygulamalar istiyordu Kale.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder