19 Ocak 2011 Çarşamba

NİYE ANKARA DEĞİL?


18.01.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

2000 yılının Ağustos ayında, Türkiye İş Bankası Genel Müdürlüğü’nün, İstanbul'a taşınmasını izlemişti Ankara. 2004 yılında, Şekerbank’ın gidişini de izledi. Gidenler, arkasına bile bakmadı sonra. Geçen hafta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Vakıfbank'ın ardından, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) merkezlerinin İstanbul’a taşınması da geçti. Geçer, gider artık!

İstanbul’un, 30 yıl içinde, önde gelen beş ya da altı uluslararası finans merkezinden biri olması öngörülüyordu o zamanlar. Kalan banka merkezleriyle beraber Merkez Bankası’da taşınınca uluslararası merkez olma işlemi tamamlanacaktı. Görüldüğü gibi gecikmeli de olsa işlem devam ediyor. Yabancı bankalar, çılgınlar gibi boşuna ülkemize gelmiyormuş demek.

Taşımanın sonrası belli değil
Son 10 yıllık gelişmelere bakınca kaba bir gözlem yaparsak kaba bir sonuç çıkarmamız mümkün olur: Siyasi ve ekonomik ekseni kayıyor dünyanın. Bu eksen, önemli oranda Türkiye’yi kapsıyor. Bu merkeze göre tavır almak isteyen Batı, en azından Avrupa, şu ana kadar bu değişimin önünde duramadı. 10 yıl sonra İsviçre bankalarının efsane kasalarını, turistler, müze olarak gezmeye başlarsa şaşırmamak lazım!
Kaba gözlem bile olsa kulağa hoş gelen böylesi güzel bir gelişmenin nesine itiraz ediyor olabilir vatandaş? Dünya için küçük, Türkiye için büyük önemi olan bir noktaya dikkat çekmek istediği için olabilir: Ülkenin merkezi, ağırlık noktası kayıyor. Bu kayma değil Anadolu’yu, Ankara’yı bile gelişmelerden koparıyor. Tartışmaların ve gelişmelerin içinde alınanın yerine konacak bir öneri göremiyoruz. Bankalarına el sallayan Ankara’ya, farklı ve yeni yatırımlar için çivi çakılmıyor, merkezliğini koruyacak adım atılmıyor. İstanbul’a taşınmayı mantıklı bulanların, sonrasına ilişkin tek bir cümlesi yok.

Niye İstanbul?
Niye İstanbul, Ankara değil? Birkaç küçük bankanın genel müdürlüğü vardı İstanbul’da. Merkez Bankası dahil bütün büyük bankaların merkezi Ankara’dayken ‘finans merkezi’ niye buraya kurulmadı? Her yerden ulaşımı daha kolay Ankara varken Ziraat Bankası, Emlak Bank ve Vakıfbank gibi çiftçiye ve esnafa ucuz kredi sağlamakla yükümlü bankalar, ülkenin daha uzak bir köşesine niye taşınıyor? Uzaklık ve ulaşım sorun değilse iyi ya niye taşınıyor işte? Yabancı bankaların da merkezlerini, İstanbul’a taşımaları gerekmez miydi bu durumda? Gerekçelerin içinde yanıtını bulamadık bu soruların.

Kamu bankacılığı dışında bankacılık piyasası, doğası gereği, toplumsal sonuçları gözeterek karar almaz; karlılığı gözetir. Yılbaşı itibariyle Ankara Büyükşehir Belediyesi, EGO’nun, ayda 10 milyon (trilyon) lira zarar etmesini gerekçe göstererek toplu taşıma ücretlerine zam yaptı. Bankaların taşınmasıyla Büyükşehir Belediyesi’nin, sadece kurumlar vergisinden kaybı yılda 105 milyon lira olacak. Diğer kayıpları düşünün. Maalesef konu, Belediye Meclisi’ne, geçtiğimiz Cuma ancak gelebildi. O da ertelendi!

Karamürsel sepeti mi?
Kararlar, toplumsal sonuçları gözetilerek alınırsa kim ne diyebilir? Ülkenin yararı için bir yatırımın kaydırılması gerekiyorsa kaydırılır ama yerine eksiği telafi edecek önlem alınır. Ankara, ülkenin merkezinde, dalga dalga çevresini etkileyen bir başkent. Özellikle Anadolu’yu gözeterek değerlendirmeliyiz etkisini. Karamürsel sepeti mi bu; aldım, götürdüm, kalanlara selam olsun! Bankacıların işine akıl ermiyor ama aklı eren yetkililerin, kaybın yerini doldurmak için derhal gereğini yapmalarını pür dikkat bekliyoruz.

Hiç yorum yok: