24.04.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Başbakan
Ahmet Davutoğlu, “Milli Yüksek Hızlı treni 2018'de Türkiye kendisi yapacak.
İstanbul-Ankara arasını 1 buçuk saate indirecek yüksek hızlı tren projesinin
çalışılmasına başlandı.. ”
“İlk milli muharip uçak 2023'te Türkiye
semalarında uçacak. Projeyi onayladık, tasarım aşamasına geçiyoruz. 2019'da
milli eğitim uçağımız ‘Hürkuş’ uçmaya başlayacak..”
“Milli otomobil en kısa sürede yapılacak.
Gereken her türlü teşvik ve destek verilecek. İlk milli haberleşme uydusunu
önümüzdeki dönemde devreye sokacağız. Seçimden sonra çıkaracağımız ilk
kanunlardan biri 'Milli Uzay Ajansı'nın kurulmasıdır..” dedi 17 Nisan’da Ak
Parti İstanbul Milletvekili Adayları Tanıtım Toplantısı'nda.
Ateşi harlayan ihale
18
Nisan’da Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcısı Orhan Öğe, ejderha oldu, Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na (BTK) ateş saçtı adeta. BTK'nın, 2017'de yapılması
gereken 4G ihalesini 1 buçuk yıl öne çekerek, Türkiye'nin yabancı şirketlere
mahkum edildiğini belirterek “Barcelona'daki
GSMA Zirvesi'nde Türk yetkililerden hiçbiri, Türkiye'de 4G lisansının
verileceğini bilmezken yabancılar, bunun verilebileceğini söyledi, bu önemli.
İhale tarihinin öne alınması tamamen yerli üreticiye engel olup, yabancıyı
destekleme amaçlı.. Yerli teknoloji ile değil, yabancı teknoloji ile 4G
lisanslarını veriyor.. ASELSAN gibi 40 yıllık deneyimi olan bir şirket, her
şeyini feda etti bu projeye.. Temel amaç burada, yerli teknolojinin kullanılmasını
engellemek” dedi. Konuşmanın bütünü, ateş toplarından bir bombardımandı aslında.
G’ler cephesinde durum
21
Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldı tartışmaya; “.. dünya, şu anda 5G'yi konuşuyor, biz
3G'deyiz. Dolayısıyla 4G ile bizim zaman kaybetmemize gerek yok. Öyleyse biz şu
anda 3G ile biraz daha sabır, iki yıl içerisinde Türkiye de 5G'ye geçmeli..
Aksi takdirde Türkiye, adeta 4G ile bir çöplük haline döner.. Sabırlı olalım,
5G'ye çalışalım, 3G'den 5G'ye atlayalım” dedi.
Sanayinin Kurtuluş Savaşı
Bu
arada daha da önce 2 Nisan’da, Başbakan Davutoğlu, ‘İstihdam, Sanayi Yatırımı ve Üretimi Destekleme Paketi’ni
açıklamıştı. Yerli üreticiye çok gecikmiş bir destek demetiydi ama daha çok iş
vardı yapılması, çok engel vardı üretenin önünden kaldırılması gereken. Çünkü kurumlararası
eşgüdüm ve eşzamanlı çalışma olmayışı başta, saç baş yolduracak ayrıntılara
gömülmüş engellerle dolu yerli üreticinin yolu.
18
Mart’ta başlayıp 6 hafta boyunca Milliyet Ankara Gazetemiz’de sürdüğümüz ‘Çıkış Yolu Üretim’ söyleşi dizimizde tam
da bu konulara parmak basıyorduk. Görünür ve görünmez engellerden illallah
etmiş ancak ülkenin gelişmiş ülkeler seviyesine çıkması için üretmekten başka
çaresi olmadığı bilincindeki sanayicilerin biri bırakıp, öbürü devam etti. “Çok eksiğimiz, çok engelimiz var, bu
haliyle sınıf atlayamayız” diyorlardı. Gelişmiş ülkeler nano teknolojiye
geçmiş, biz, orta teknoloji sayılacak motoru bile üretememiştik hala. Oysa nano
teknolojiye gelene kadar daha yüksek ve mikro teknolojik dönemler vardı
önümüzde. Yine kendi tabirleriyle özetledi sanayiciler;”Türk sanayisi, kendi Kurtuluş Savaşı’nı veriyor!”
Dümenin ortağı çok
Başta
yaptığımız alıntılarda, yapmak zorunda olduklarımızla içinde bulunduğumuz
durumun resmini belirginleştiren tartışmalar var. Hayati bir dönemeçte Türkiye;
ya yürüyecek ki koşması gerek ya da ‘gelişmekte
olan ülke’ sıfatından, özellikle nano teknolojinin yerleşmesinden sonra,
hiç kurtulamayacak. Üretimin paçasındaki ağırlıkları, kendimizden başlayarak
hafifletmemiz lazım. Devlet desteklerini istismar edenlerin de gelişmiş
ülkelerde olduğu gibi, derhal üretim alanında çıkarılması lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder