8 Nisan 2015 Çarşamba

KÖPEKLERİN PARÇALADIĞI ŞEHİRLER



07.04.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi


Bir-iki derken yavaş yavaş artıyor haberler. İnsanlar, şehrin ortasında, köpeklerin hışmına uğruyor, ölümüne parçalanıyorlar. 2-3 yıldır arttığını görüyoruz bu saldırı haberlerinin.

Hatta daha geçen hafta, birkaç yıldır ara ara Meclis Parkı’nda karşılaştığımız olaylardan birine denk geldik; köpekler yaşlı bir adamın etrafını sarıyorlardı ki etraftan müdahale edildi. Halbuki onları beslemeye gidiyormuş beyefendi. Allahtan tenha değildi park, Meclis’in burnunun dibinden, acı bir haber çıkabilirdi. Sabahın ya da gecenin tenha saatlerinde böyle olaylar yaşanıyormuş hala, mağdurlarından dinlediğimize bizzat şahitlik etmiş olduk. Ve bu köpeklerin kulaklarında küpeleri yoktu.

Birkaç hatırlatma
Tamı tamına 3 yıl önce Mart sonuydu, Ankara Eryaman'da sabah sporuna çıkan 60 yaşındaki İran uyruklu Majid Yahyakhani sokak köpeklerinin saldırısı sonucu hayatını kaybetmişti. Tüm ülkede haber oldu. Altında bir şey aradık, şehirde öldüresiye adam mı parçalarmış köpekler diye. Geçtiğimiz Mart ayı ortasında Eskişehir’den geldi kötü haber; 34 yaşındaki doktor Erinç Pütün, beslemeye gittiği sokak köpekleri tarafından parçalanmıştı. Her gün beslediği köpeklerin kurbanı olmuştu. Demeye kalmadı bu ay başında, Çorum’un Kargı ilçesine bağlı Halılar köyünde, 65 yaşındaki Ünzile Yaman’ın, köpeklerin saldırısı sonucu hayatını kaybettiğini öğrendik.

Haberleri tarayalım derken gündemde çok öne çıkmamış onlarca olayla karşılaştık. Bunların bir kısmı ölümle sonuçlanmıştı.

Küpesizlerde artış var
Özellikle bu kış, Meclis Parkı’na gelebildikleri gibi, Batıkent’te başıboş dolaşan ve küpesiz dolaşan köpeklerin artışı dikkatimizi çekti. Bu dikkat çekme, köpeklerini gezdiren komşularımızın yaşadığı dehşet kadar şahsımıza yönelik birkaç hırlamanın etkisiyle de oldu. Bizim site iç kısımlardadır, yerleşim dolu etraf. Ancak Batıkent metrosu çevresinde de görmeye başladık bu hayvanları. Bir tanesinin havlaması yetiyor, etraftan bir yerlerden koşa koşa gelmeye başlıyorlar.

Eskiden “Buralara kurt inerdi” diye anlatılır, efsane gelirdi bize. Yakaladı mı hiç şansınız olmaz kurtta. Ne oldu da köpeklerimiz kurtlaşmıştı acaba?

Saldırganlığın nedenleri
Birinci dikkatimizi çeken şey; çöp varillerinin olması gerektiği gibi korunaklı oluşuydu. Şimdi yere gömülü olanları çıktı, hayvanların yiyecek bulma ihtimali neredeyse hiç kalmıyor. Bulmak için kentin daha içine doğru ilerliyorlar.

İkincisi; mevsim değişimleri, memelileri çok etkilermiş. Hayvanlar, çiftleşme döneminde çok gergin olurmuş. Ancak aynı gerginlik insanlarda da olurmuş. Hayvanlara karşı sert tavırlar gösterilir, her insan kendisine zarar verecek sanırmış hayvanlar. Tarihlerin Mart, Nisan aylarına denk gelmesi, tesadüf değil yani. Bu kadar çok köpeğin, barınaklara sığdırılması da imkansız. İyi de taşrada da parçalıyor.

Tabii insanların, hayvanların doğal ortamlarına tecavüz ettiğini unutmamak lazım. Tilkiler, domuzlar, ayılar da alışverişe şehre inmeye başladı çünkü. Dengeyi tutturmalıyız.

Birbirimizi mi parçalayalım?
Ne olacak peki? “Batıkent durağında ya da Meclis Parkı’nda, bugün de parçalanmadım” diye şükür mü etmeliyiz? Medeniyetin göbeğinde köpek parçalar mı insanı, kurt inen köyden ne farkımız kalır? Demek ki günden güne ciddileşen bir sorun var. Gelişmiş ülkeler nasıl çözmüş bu işi, incelemek lazım.

Efendim, hiç hayvan düşmanı biri değiliz. Sitemiz dubleks evlerden oluşuyor ve yazın kışın komşularla kuşlarını, kedilerini, köpeklerini, suyundan yemeğine kolluyoruz semtin. İki yıldır 2 hasta sokak köpeği, üstelik küpesiz, bizim sitede iyileşti. Dahası 3 tane kirpimiz var, onların da bakımını aksatmıyoruz.

Dememiz o ki hayvanları, bazen insanlaştırıyor, doğalarına aykırı beklentiler içine giriyoruz. Pek tabii, size saldıran hayvanın da kendince haklı nedenleri var. Ancak karşılıklı müzakere etme olanağı mümkün değilse ne olacak? Otobüs durağında ya da Meclis Parkı’nda, can pahasına birbirimizi mi parçalayalım? Ki o durağın çok yakınında, aklımıza geldikçe ensemizden kaynar sular boşalan bir de ilkokul varken.

Hiç yorum yok: