10.04.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Aday
adayları kesinleşene kadar, dikkat çekecek değişik kostümler, sloganlar,
afişler, çıkıntı sözlerle daha ziyade semt halini andırıyordu siyaset meydanı. Yüksek
Seçim Kurulu’na listelerin teslimiyle 1 saat içinde dişçi bekleme salonuna
döndü. Hayal kırıklığı yaşayan aday adaylarına gergin hasta suskunluğu çökmüş, sıralamada
yerini beğenmeyenlerin, birbirinden
teselli bulma mırıltıları kalmıştı geriye. Seçimlerin birinci perdesi, renkli
bir aday adaylığı süreciyle kapanmıştı.
Ankara seçmeni
Ancak
gözden kaçıyor mu bilemiyoruz ama Ankara ahalisi, genel seçim heyecanını
kaybetmiş bir seçmen kitlesidir. Başkentin seçmeni, kenti düşünerek değil,
partiyi düşünerek sandığa gider. Seçim sonucunun kentle yani yaşadığı yerle
bağını kuramadığı için de yavan olur seçmenliği. Seçtiği vekil de yavan kalır
zaten seçimden sonra. Zaten parti de Ankaralılığı’na ya da Ankara’ya
katkılarına bakmaz adayının. Türkiye’nin herhangi bir yerinden hayatta
tanımadığı, tanısa da hayrını görmediği biri vekil olabilir Ankara’dan.
Başkentliliği
dolayısıyla aslında bütün vekillerinin gözetmesi gereken Ankara, böyle böyle
hep ortada kalır. Kente sahip çıkacak vekillerden çok partinin sıkıştığı yerde
kontenjan yarattığı, genel bir oy deposuna dönüşmüştür yani.
Tırasnformırlaşma
Hal
böyle olunca seçmeni de halkı da şu anda Ankara gündemini işgal eden Tıransformırlar
(Transformers) filmindeki robotlara benzemiştir. Vaziyeti kurtaracak, kendi
başının çaresine bakacak şeye dönüşür, günü kurtarırlar. Bugüne kadar hakkı
yenmeyecek birkaç istisna vekili de kaideyi bozamadığı için kentin de
vatandaşın da siyasi arkası yoktur, yarına Allah kerimdir başkentte.
Tıransformır
‘dönüştürücü’ demek. Ancak nedense
filmde makineler, elektronik aletler, insana benzeyen robotlara dönüşüyor da onca
teknoloji içinde insanlığı insanlığına döndüremiyor. Dönüşen mi, dönüştüren mi,
dönüştürülen mi, dönüştürenin eltisi mi, kim olduğunu anlayamadığımız robotlar,
kendi gezegenini bırakmış dünyayı kurtarmaya çalışıyor filmde.
Ankara tıransformırı sahada
Ankara’nın
tıransformır sakinleri de bırakın dünyayı, arkasında siyasi gücü olmadığı için
Ankara’yı da bırakın, ancak kendini ve günü kurtarır. Tıka basa dolu
otobüslerde, dolmuşlarda, trenlerde, “cıyk cuyk civi civi” diye dönüşerek, kalan
boşluğa göre şekillenir, yolculuk edebilirler.
Dünyanın
zayıf, yerleşim merkezlerine en uzaktan geçen metro hatlarından birinde, “zıviyy
zıviyy” diye dalarak medeniyet rüyası görürler. Daha dün Batıkent’te 5 tren,
“servis dışı” anonsuyla 5 trenlik yolcuyu bıraktı gitti. Bir kısmımız hızlı
trene dönüşüyorduk ki 6’ıncısı geldi. Beş trenlik yolcu, konserve kutusuna
tıkıştı nitekim. Şu havaalanı ve Gar’a da uğramayan metroda.
Ayrıca
Ankara tıransformırları, metronun yürüyen merdivenleri ve asansörleri
çalışmadığı için “tak tuk trak” diye tanka dönüşür, yokuşu çatır çatır
tırmanırlar.
Yağışlı
havalarda, “gıcır gucur gıcır” ederek karada da suda da giden havırkırafta
dönüşür, karşıya geçebilirler. Evde ya da dükkandaysalar şişme bot olarak
seyredeler mekanda.
Suyu
içecek olurlarsa “voii voii vizz” diye su arıtma cihazı şeklinde bir robotlaşma
gerçekleştirilir.
Geniş
ve ayrılmış yollarda, “zuvuzz zuvuzz ızznn” diye antilop fizikli robot
tarzında, sıçradıkları gibi karşıya geçiş tamamlanır. Aksi taktirde ya araba
çarpar ya da yolun bu yanında yaşamaya mecbur kalırlar ömrü billah.
Yol
çöktüyse “tiki tiki tik trak” diye mekanik bir örümcektir artık Ankaralı, kralı
gelse aşar geçer.
Heykeli haketmiştir
Say
say bitmez... Ankara’da yaşayan, aşmıştır bunları. Tıransformasyonunu
tamamlamıştır. Hiçbir sorununda, davasında, 31’den 32’ye çıktı sayıları, 10
vekilini bir arada, tek ses olarak görmediği için kendi başının çaresine bakar,
evrimini, içinde bulunduğu koşullara göre yönlendirir.
Solda Ankaralı ve sağda Atatürk Orman Çiftliği-Demetevler Kavşağı'na dikilen hakettiği heykeli |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder