30 Mart 2011 Çarşamba

SİNSİ KÜÇÜLME


29.03.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Ankara’da, plansız genişleme, kent ve tarihi dokusunda bozulma, kenti sahiplenme bilincinde vurdumduymazlık artıyor, ekonomik büyüme, kaynaklarını doğru değerlendirme oranı azalıyor. Plansızlık, bozulma ve vurdumduymazlığın arkasına ekonomik küçülmeyi ekleyince tas tamam oluyor içimizi sıkan tablo. Sokaktan bakınca gözümüzü alan ışıltı, yukarından bakınca soluklaşıyor. Hele daha yukarı çıkıp, il sınırları içine bakınca, uzaktan seçilen mum ışığına dönüyor ışıltı. Hep ışığa bakmaktan görme bozukluğu yaşıyoruz demek, arada gözü kaçırmak lazımmış.

Sıkıcı rakamlar
Ankara Kulübü Başkanı Metin Özaslan’la söyleşimizin, son bölümü yayınlanıyor bugün. Bir kent plancı, sosyolog ve Devlet Planlama Teşkilatı Planlama Uzmanı kimliğiyle değerlendirdi Ankara’yı. Yoğun olarak yaklaşık 25 yıllık dönemi değerlendirirken verdiği rakamlar, can sıkıcıydı. Tarımda sıkıcıydı, hayvancılıkta sıkıcıydı, bilişim, eğitim ve sağlık sektöründen esirgenen destek, kamu yatırımlarından alınan payın sürekli küçülmesi sıkıcıydı. “Güle güle, Allah yolunuzu açık etsin” diye el sallayarak yolladığı bankalar ve kamu kurumlarının, arkasında bırakacağı boşluk sıkıcıydı. El sallayan bilinçsizlik, sıkıcı olduğu kadar iç burkucuydu.

Acınacak durumda ilçeler
Ülkenin en iyi üniversitelerini barındıran Ankara, ürettiği nitelikli işgücünü elinde tutamıyor, üstelik sokakları, göçle gelen vasıfsız iş gücüyle doluyordu. Niteliksiz işgücü ve işsiz havuzuna dönüşmek sıkıcıydı. Sıkıcıların en sıkıcısı, Ankara ilçelerinin durumuydu; sesli patlayan Osmanlı tokadı gibi sıçratan. Türkiye’nin ikinci büyük ve gelişmiş kentinin ilçeleri, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimiz’in, gözden ırak, gönülden ırak ilçeleriyle aynı ilgisizliği paylaşıyordu. Bala ve Haymana, en kötü kaderi paylaşanlardı. 7 ilçesi orta, diğer 7 ilçesi daha iyiceydi ama birinci derece sınıfa giren yoktu. Başkent, ışık vermiyordu dibine.

1 satan 4 alan ticaret
Geçen hafta gazetemiz koordinatörü Ayhan Aydemir, 2 gün, Ankara’yla ilgili istatistikleri sıraladı. “Ankara’nın içtiği iki bardak dolusu iğneydi” desek yeridir. Öncesinde muhabir arkadaşımız Ayşegül Kahvecioğlu’nun, “Başkent’te Ticaret Yabancılara Emanet” başlıklı haberi vardı. Satmaktan çok aldığımız bin 736 firma, Ankara’yı sevmişti. 5 milyar dolarlık satan, 17 milyar dolarlık alan Ankara sevilmez mi? Dünyaca ünlü ‘sof kumaşı’nı yabancılara kaptırmasıyla ekonomisi çöken, nüfusu 100 binden 20 binlere gerileyen Ankara’yı anımsadım. Fark; bu kez ekonomi küçülüyor ama nasılsa nüfusu artıyordu Ankara’nın.

Sinsi sinsi küçülüyor
Sözün özü; hak ettiği yatırım ve desteklerden mahrum, elindekini tutamayıp, kaybedince haliyle küçülüyor Ankara ekonomisi. Nazikçesi eksi büyüyor, kabacası alenen yıldan yıla küçülüyor. Nüfusu artıyor, ekonomisi sinsi sinsi küçülüyor. Devlet, bilişim, eğitim ve sağlık gibi 1 numaralı sektörlerini, derhal desteklemeli. ‘Bilişim Vadisi’, koşulsuz Ankara’ya kurulmalı. Bazı yatırımlar, merkezden ilçelere yayılmalı. Ankara Kalesi ve çevresinden başlayıp, ilçelerine yayılacak biçimde yeni bir kanal olarak turizm sektörü, mutlaka kente kazandırılmalı.

Işıltıya bakmaktan gözü kamaşanlar, arada dönüp, bakın; arkanız ya loş ya da karanlık. Biz değil, çok sevilen rakamlar anlatıyor, karanlık manzarasını Ankara’nın. Sahip çıkıp, günü değil, biraz da Ankara’yı kurtarın!

Hiç yorum yok: